"الاشتباه" - Translation from Arabic to Turkish

    • şüphe
        
    • şüpheli
        
    Bunu yaparsak Aiber'in anlaşmasından üç gün sonra olan biteni anladığımıza dair şüphe uyandırırız. Open Subtitles إن فعلت ذلك فسيكتشفون أننا عرفنا المعلومات فقط بعد ثلاثة أيام من اتصال كويل بهم وهذا سيضعه تحت الاشتباه
    şüphe, kin... bu saçmalıklar moral bozar, bütünlüğü bitirir. Open Subtitles الاشتباه .. الاستياء ذلك الشيء يلتهم جذور أخلاقيات الأعضاء
    taşıyıcı bir hayvandan şüphe ediyorum. Open Subtitles حاليًا أنا أميل إلى الاشتباه بأنّ هنالك حيوان حامل للمرض
    Polisli olaylara karışanlara şüpheli gözlerle bakılır, özellikle de Fransız değillerse. Open Subtitles بمجرد أن تتورط مع الشرطة . تدخل في دائرة الاشتباه . خاصة إذا لم تكن فرنسياً
    şüpheli diye onu okuldan atamayız yoksa dava ediliriz. Open Subtitles لا يمكننا اتخاذ أيّة إجراء لمجرد الاشتباه وإلا ستتمّ محاكمتنا
    Çünkü biri sana eşek şakası yapmaya başladığında makul şüpheli yattığım kızın aşırı koruyucu ablasıdır. Open Subtitles لأنّه عندما يسخر منكَ شخص، فالمنطقيّ هو الاشتباه بالأخت التي تبالغ في حماية المرأة التي نمتُ معها مرّة واحدة
    şüphe uyandırırsan bir şey yapma. Open Subtitles إن زاد الاشتباه بك، فأنت لا تقوم بأي حركة
    Amerika, bu şüphe karşısında kesin adımlarla hareket edip 11 Eylül saldırısından sonra İbrahim'i hemen tutukladı. Open Subtitles تحركت الولايات المتحدة بصورة صارمة بعد هذا الاشتباه وابراهيم تم اعتقاله مباشرة بعد هجمات 11 سبتمبر
    Çok ciddi bir suç için şüphe altında olman şartlı tahliyenin iptalini çok kolaylaştırıyor. Open Subtitles حقيقة أنك تحت الاشتباه لجريمة كبيرة. تسّهل من سحب اختبارك.
    şüphe ve mesuliyetin tamamen affedilmesidir. Open Subtitles عفو تام من الاشتباه والمُساءلة.
    Kötü eylemlerde bulunduğundan şüphe ediliyor. Open Subtitles تم الاشتباه بك في القيام بأعمال محرمه.
    Hakkımda şüphe yaratmak için bilerek yanlış yönlendirildiğini söyledin. Open Subtitles لقد قلت أنك ضُللت للشك في الاشتباه فيّ
    Takas şüphe altında bile olsa simsar bile Burt'ü suçlayamayacaktı. Open Subtitles إذا كانت المتاجرة تحت الاشتباه المداول لا يمكنه الإشارة إلى (بيرت)
    Barı aradık. şüpheli olay yerinden kaçmış. Open Subtitles لقد فتشنا الحانة الشخص محلّ الاشتباه فرّ من مكان الحادث
    Eğer bütün kurbanların sapıkları bağımlılık oturumlarına katıldıysa bu başlı başına şüpheli bir durum. Open Subtitles لو كان كل ملاحقون الضحايا حضروا اجتماعات الادمان، فهذا كفيل أن يثير الاشتباه.
    20 yıl önce şüpheli olduğu için mi? - Teşkilat bunu biliyor zaten. Open Subtitles فى وقوعه موضع الاشتباه قبل 20عاما؟
    Cesetlerin bulunamaması kaçırılma hikayesini daha güvenilir kılar ayrıca Reed'i şüpheli listesinden çıkarır. Open Subtitles لن نقدر على إيجاد الجثث لتضفي مصداقية على قصة الاختطاف وخلع الاشتباه عن " ريد "
    Bu, şüpheli havuzunu daraltır ama çok değil. Open Subtitles هذا يضيق ساحة الاشتباه لكن ليس كثيراَ
    şüpheli muayenesini gözlemlememi isteme hakkınız var. Open Subtitles يحق لك ان اراقب فحص الاشتباه عليك
    İzmaritlerdeki DNA'lardan, Mijae vakasındaki DNA'yla uyuşan olursa eğer şüpheli listesini bu bölgede yaşayanlara indirgeyebiliriz. Open Subtitles و اذا ما تطابق الحمض النووي من عقب السيجارة التى أجمعها هنا مع الحمض النووي من قضية دوتشوك دونج التى لم تحل فسيتم تضيق الاشتباه الى الناس التى تعيش فى ذلك المجمع السكني حسبما ترى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more