89'da hatırlıyorum da, oy pusulalarını saymayı bile bitirememişlerdi sabah saat 3'e kadar. | Open Subtitles | اتذكر في العام 89 لم يكونوا يكملوا عد اوراق الاقتراع حتى الثالثة فجراً |
Ve sonunda, oy verme niyetlerini bir kez daha doldurmalarını istedik. | TED | وفي النهاية، طلبنا منهم أن يعبروا عن نيتهم في الاقتراع مرة أخرى. |
Aslında onlar oy kullanacakları kimse olmadığını söylemek için sandığa gittiler. | TED | فقد ذهبوا لصناديق الاقتراع أساسا ليقولو أنهم ليس لديهم من يصوتون له. |
seçim gününde sandık çıkış anketleri yapmak için gönüllü oldum. | TED | تطوعت في يوم الانتخاب للانتهاء من الاقتراع. |
oylama başlıyor ve hemen arkasından kazananı açıklayacağız. | Open Subtitles | سيبدأ الاقتراع الآن ويعقبه الاعلان عن الفائزة. |
Organize suçlular oy alabilmeleri için onlara yardım ediyor. | TED | وربما يساعدهم عتاة الإجرام على زيادة زخم الاقتراع. |
Çiftçilerimiz için oy sandığına çıkmamız gerekiyor. | TED | ونحتاج أيضاً أن نذهب إلى صناديق الاقتراع لنصوت لمزارعينا. |
Ancak demokrasi, yalnızca seçkinlerin oy sandığında yarıştığı bir şey olmamalı. | TED | ولكن يجب أن لا تكون الديمقراطية حول تنافس النخبة فقط في صناديق الاقتراع. |
1. Dünya Savasinda, ingiltere'de oy kullanma hakkina sahip olmayan adamlar öldü. | Open Subtitles | مات رجال في الحرب العالمية الأولى من أجل بريطانيا، دون أن يكون لهم حق الاقتراع |
Ölüler oy vermek istiyordu ama bize değil. | Open Subtitles | أراد الأموات الاقتراع بكل تأكيد لكنهم لم يرغبوا في الاقتراع لمصلحتنا |
Feragat: Bütün oylama sonuçları kaybolduğu için oy sayıları kafadan atılmıştır. | Open Subtitles | تنويه ، لقد فقدت بطاقات الاقتراع وزورت نتيجة الأصوات |
Personele bugün oy sandıklarına gidip oy kullanmalarını söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | ليذهبوا الى صناديق الاقتراع اليوم ويصوتوا |
Bunu bitirdiğinizde kağıt oy pusulasını alın. | Open Subtitles | حسنا , الان عندما تنتهون من ذلك اخرجوا ورقة الاقتراع |
Yerel seçim merkezinde gönüllüleri kabul eder ve eğitim verirler. | TED | ويوظفان ويدربان المتطوعين في مركز الاقتراع المحلي. |
Arkamda, seçim görevlisinin platformun önüne ilerlediğini görebiliyorum. | Open Subtitles | وورائي أرى رئيس مكتب الاقتراع يتقدم الصفوف |
seçim görevlisi olarak, Bay E. Blackadder, elbette. | Open Subtitles | رئيس مكتب الاقتراع الحالي هو السيد إ.بلاكادر |
Ve oranlar bu kadar yakın olduğunda üyelerden biri ikinci bir oylama isteyebilir. | Open Subtitles | وعندما يكون الاقتراع بهذا القرب أية عضو يمكنه ان يطالب بصوت أضافى |
Sorun, erken oylamada kullanılan sandık. | Open Subtitles | المشكلة هي ورقة الاقتراع المستعملة في التصويت المبكر |
Yarın anketler açıklanmadan önceki son anket verileri bunlar. | Open Subtitles | ما دمت انك نمت معه هذه اخر بيانات التصويت قبل فتح الاقتراع غدا |
Bak, takımdan çocukların şaka olsun diye beni oylamaya soktuklarını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انظري, أنتِ تدركين أن الشباب في الفريق وضعوا اسمي في صندوق الاقتراع كنوع من المزاح صحيح؟ |
Böyle bir senaryoda yazı tura atmanın kötü bir karar olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | في مثل هذا السيناريو. لا اتوقع بهذا الشكل ان يكفي... الاقتراع بعملة معدنية |
Ama Bayan Florrick seçimdeki tek isim değil. | Open Subtitles | ولكن كان السيدة Florrick لا الاسم الوحيد على ورقة الاقتراع. |
Önümüzdeki kasım ayındaki oylamadan beni uzak tutmak için oluşturulan bazı yıkıcı entrikaların sonucu? | Open Subtitles | النتيجة النهائية لخطة هدّامة لإبعادي عن ورقة الاقتراع قبل نوفمبر؟ |