Buzz Aldrin hatasını hemen fark etti, yanlışlıkla Buluşma radar anahtarını çevirmişti. | TED | أدرك بز ألدرين على الفور خطأه فقد قلبَ عن غير قصد مفتاح رادار الالتقاء. |
Fransa'da olacak, ve grup Buluşma noktasında dağılacak. | Open Subtitles | سنكون فى فرنسا .. الفريق سيفترق فى نقطة الالتقاء |
Gök Kancası, bizi kovalıyorlar. Buluşma noktasına yetişemeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن مطاردين,لن نستطيع الوصول الى نقطه الالتقاء |
Genel var ama genel normal demek değil. Tipik var. Ama bir normal yok. Bu normal denilen sıkıcı kişiler var olsalardı, siz onlarla tanışmak ister miydiniz? | TED | بل هنالك شائع ومعتاد ولكن لا يوجد طبيعي واذا تواجد هذا الشخص العادي فهل تريدون الالتقاء به؟ |
Sizinle gerçekten tanışmak istiyordum ama gitmem gerek. | Open Subtitles | أردت فعلًا الالتقاء بكم ولكن علي الانصراف |
Tankerleri hallettiğimiz zaman Arias'ın yerinde buluşalım. | Open Subtitles | مرة واحدة الناقلات هي أسفل، الالتقاء في مكان أرياس. |
Evraklar hazır. Yarın ikide buluşabilir miyiz? | Open Subtitles | حسناً، جميع المعاملات الورقيّة جاهزة، أبإمكاننا الالتقاء غداً في تمام الساعة الثانية؟ |
Rehan' ın Buluşma noktasına ulaşacağından eminim. | Open Subtitles | أَعْرفُ ريهان .. سيصل الى نقطة الالتقاء. |
Michael ve senin olabildiğince çabuk Buluşma yerine gitmenizi öneririm. | Open Subtitles | و أقترح عليك و مايكل الوصول الى نقطة الالتقاء بأسرع ما يمكن |
Biz Buluşma yerine yaklaştık. Ne zaman geliyorsunuz? | Open Subtitles | إننا قريبون من نقطة الالتقاء فما هو وقت وصولك المتوقع؟ |
En iyisi Buluşma noktasında adamlarınıza katılın ve teslimatı bekleyin. | Open Subtitles | لربما من الأفضل أن تنضم إلى رجالك عند نقطة الالتقاء منتظراً التسليم |
Efendim, Buluşma noktasındayız ve tarayıcılarımızda görünmüyorsunuz. | Open Subtitles | سيدي , نحن فى نقطة الالتقاء ولا يوجد اثر لكم على ماسحتنا |
Onları Colorado ile karşılaşıp güvertesine çıkacakları Buluşma noktasına yönlendireceksiniz. | Open Subtitles | سترشديهم الى نقطة الالتقاء سيلتقوا مع الغواصة ويأخذوها |
İyi. İşin bitince Buluşma noktasında görüşürüz. | Open Subtitles | لا بأس، قابلني عند نقطة الالتقاء عندما تنتهي |
Buluşma noktasına varmak için 8 saatimiz kaldı. | Open Subtitles | لدينا فقط ثمان ساعات للوصول إلى نقطة الالتقاء |
Tek yapmamız gereken doğru Buluşma yerini seçmek. | Open Subtitles | بالضبط. ثم كل ما علينا فعله هو تحديد نقطة الالتقاء الصحيحة. |
Köşedeki merdivenden çıkın orası Buluşma noktanız. | Open Subtitles | لمجرد صعودك لدرج هذه هي نقطة الالتقاء بك |
Komşumuzla tanışmak istemiyorsan tanışmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | اذا لم ترد الالتقاء بجارنا الجديد ليس عليك هذا |
Tekrar teşekkürler. Sizinle tanışmak büyük bir zevkti. - Teşekkür ederim. | Open Subtitles | ،شكراً جزيلاً مرة أخرى كان من دواعي سروري الالتقاء بك |
Sağ taraf, sol taraf? Öyleyse Doğu Yakasına taşın, Central Park'ta buluşalım! | Open Subtitles | إذا انتقلى الى الحى الغربى "ويمكننا الالتقاء فى "سنترال بارك |
Selam, Dan, şu anda nerede olduğunu bilmiyorum ama az önce evime döndüm ve buluşabilir miyiz diye merak ediyordum. | Open Subtitles | مرحبًا "دان" ، لا أعلم أين أنت الآن لكنني عدت لمنزلي للتو وكنت أتسائل لو يمكننا الالتقاء |
Er veya geç doğru insanla karşılaşmak değildir. | Open Subtitles | انه ليس مناسبا الالتقاء بالشخص المناسب قبل الوقت أو بعده بوقت متأخر |