| İşte bu, gerçek bir bilgi. Orada gördüğümüz bu şey, deriye yapılan Nanopatch uygulamasının bir çıkıntısı. Her renk ayrı bir katman. | TED | الآن، هذه بيانات حقيقيه وما نشاهده هنا هو اسقاط مفرد من النانوباتش التي تم وضعها على الجلد وتلك الالوان هذ طبقات مختلفة. |
| Benim üzerime vazife değil, ama... koyu renk elbiseler, kederli görünürler, değil mi? | Open Subtitles | اعرف انه ليس من شأني, لكن... الالوان الغامقة تبدو حزينة جدا, أليس كذلك؟ |
| renkler yönün kodları, arkadan öne doğru ya da tersi. | TED | الالوان ترمز للاتجاه سواء كانت من الخلف إلى الأمام او عكس ذلك |
| diye sordum. Ve şöyle dediler. 'Tasarım güzel ve renkleri kullanımı güzel. | TED | فقالوا .. حسنا .. التصميم رائع .. الالوان متناسقة |
| Sen bana durmadan hatırlatana kadar, renklerin, bulutların falan hiç farkında değildim ben. | Open Subtitles | انت تعلم, لم الاحظ الالوان ابدا, السحب وتلك الاشياء حتى بدأت تذكرني بها |
| Yüksek topuklu ayakkabılar giymek zorunda olmadığımı, pembe Renkli kıyafetler giymek zorunda olmadığımı anladım, ve ortama uyum sağladım. | TED | مكان لا يتوجب علي فيه ان ارتدي كعباً عالياً ولا يتوجب علي ان ارتدي الالوان الزهرية مكانٌ اشعر انني انتمي إليه |
| gerçek hayattaki renklere göre renklendirilmedi. | TED | ليست هذه هي الالوان الواقعية لتلك الزهرة |
| Hayatına daha fazla renk kattığımı düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تظن اننى وضعت المزيد من الالوان والحياة فيها ؟ |
| renk, bir milyon dolarlık hasılat değerinde. | Open Subtitles | الالوان تعنى ملايين الدولارات من شباك التذاكر |
| İnanın bana, renk bu işin başarısı için şart. | Open Subtitles | انا اقول لك , ان الالوان ضروريه لنجاح هذا الفيلم |
| İlişikteki listeye ve renk seçeneklerine bakınız. | Open Subtitles | انظروا الى قائمة المنتجات و الالوان المتاحة |
| Ama kitabı hazırlayanlar renk körüydüler. | Open Subtitles | لكن الناس الذين يؤمنون بهذه ارسالة يجب ان يكونوا مصابوا بعمى الالوان |
| renk körü müsün yoksa tam bir gerzek misin? | Open Subtitles | هل أنت مصاب بعمى الالوان أم انك مغفل تماماً؟ |
| Yardıma ihtiyacın olursa gözlerim, renkler konusunda iyidir. | Open Subtitles | حسنا , اذا تحتاج الى مساعدة انا اعرف كيف اختار الالوان |
| Bu kırılma ve yansıtma ışığı böler ve beyaz güneş ışığının içindeki saklı renkler ortaya çıkar. | Open Subtitles | هذا الانكسار والانعكاس يحلل الضوء وتظهر الالوان المخفية بداخل ضوء الشمس الابيض |
| Bana verdiğin renkler taşıdığın hayaller gerçekleşebilir. | Open Subtitles | الالوان التي قدمتا لي ربما يوما ما ستتحقق احلامك |
| Sizi de odanizdaki renkleri saymaya davet ediyorum. | Open Subtitles | انا ادعوكم جميعا لكي تقوموا بعد الالوان في غرف نومكم |
| Hepinizi yatak odanızdaki renkleri saymaya davet ediyorum. | Open Subtitles | انا ادعوكم جميعا لكي تقوموا بعد الالوان في غرف نومكم |
| Ama renklerin kullanımı sadece bir sanat icraatı değildi. | TED | لكن استخدام الالوان لم يكن فقط حركة فنية |
| Renkli olmasına gelince, ekstra masraf. | Open Subtitles | اذا وصلنا لموضوع الالوان سيكون الفيلم مكلفا جدا |
| Ev dokuması Roma'da moda diyor. Hanımlar onları güzel renklere boyarlarmış. | Open Subtitles | يقول ان النسيج المحلي يناسب طراز روما السيدات اللطيفات يحببن الالوان المبهرجة |
| Birkaç karton yumurta, sprey boya ve bir dijital videoyla birlikte. | Open Subtitles | كذلك معه بعض صناديق البيض وعلب بخاخات الالوان وكاميرا فيديو رقمية |
| Yani kaç tane saç rengi olabilir ki? Elli tane vardır, belki. | Open Subtitles | انا اعنى ,كم عدد الالوان التى يستطيعون صنعها , خمسون تقريبا |
| Ve bu taşların yüzleri alçıyla kaplanıp beyaz renge boyanabilirdi ve sadece tapınaklar ve evler değil, tepelerdeki her bir mezar bu şehir muazzam bir görüntüye sahip olabilirdi. | Open Subtitles | بالبيوت والمعابد والقصور. ومن ثم جميع هذه الواجهات الحجرية لكانت قد حجبت بالجص الأبيض و الالوان المشرقة |
| Denizin, gökyüzünün ve pembe ve yeşil binaların rengine baksana. | Open Subtitles | أنظر الى الالوان البـحـــر و السمـــاء والبنايات الوردية والخضراء. |
| renklerle kokluyorlar. Ve iddia yarasalarla ilgili olanın aynısı olurdu. | TED | تشم عن طريق الالوان. على غرار الحجة التي سقناها.. في كيفية شم الخفافيش للألوان. |