Evler için inşaat malzemeleri, şeker satmak için sözleşmeleri oluyor. Böylece büyük miktarlarda etanol ve enerjiyi yerel olarak üretebiliyoruz. | TED | ويحصلوا على مواد البناء للمنازل، عقد لبيع السكر لذا نستطيع إنتاج كمية ضخمة من الايثانول والطاقة محليا. |
Az miktarda formaldehitle karışmış çok iyi rafine edilmiş bir etanol türü. | Open Subtitles | إنها نسخة منقحة جداً من مركب "الايثانول". ممزوجة بأثار من غاز "فورملدهايد". |
Buğulu görünen kütle ise bir etanol şişesi. | Open Subtitles | وتلك النقطة من السائل هناك، ذلك غالون من الايثانول. |
Isıttığında, etanol kaynama noktasına ulaşınca buharlaşır. | Open Subtitles | عندما قمت بتسخينه، يتبخّر الايثانول عندما يصل لدرجة الغليان. |
Birisi bugün bir etanol kamyonunu kaçırmış. | Open Subtitles | شخص عابث مع شاحنة نقل الايثانول هذا الصباح. |
diğer 6 milyon varili ise rekabetçi ve sağlıklı bir biçimde selüloz etanol ve biyodizel ile karşılayabiliriz. bunu da mevcut tarım kaynaklarının su ve toprak ihtiyaçlarına müdahale etmeden başarabiliriz | TED | و ستة اخرين يمكن توفيرها بقوة تنافسيا من الايثانول النباتي و القليل من الديزل الحيوي دون التدخل في الحوجة الى المياه أو الاراضي لانتاج المحاصيل |
Bizler ayrıca karmaşık şekerleri basit şekerlere parçalayan enzim olan selülazları birleştirmekteyiz ve etanol üretmek için fermantasyonu modifiye etmekteyiz. | TED | وكذلك نقوم بتجميع السليلوزات، الأنزيمات التي تفتت السكريات المعقدة إلى سكريات بسيطة والتخمير في نفس الخلية لإنتاج الايثانول. |
İki hafta önce bir etanol tesisinde yangın çıkmış. | Open Subtitles | قبل أسبوعين، كان هناك "حريق في مصنع "الايثانول. |
Seksi akılsızlıklar da etanol tesisinde olmuş. | Open Subtitles | المخالفة المثيرة حدثت على أرض "مصنع "الايثانول. |
etanol -- yeni etanol üretme yöntemleri. | TED | إيثانول -- طرق جديدة لعمل الايثانول . |