Jonah düşmüş de olabilir, AIDS'Lİ olduğu için oraya atılmış da. | Open Subtitles | جوانا قد يكون اسقط او دفع به لانه يعاني من الايدز. |
Aşağı yukarı AIDS'in doğumuyla 11 Eylül arasında bir yerde doğdum. | Open Subtitles | وُلدت بين بداية ظهور مرض الايدز والحادي عشر من سبتمبر، تقريباً |
Eğer AIDS'den ölen arkadaşlarınız olmuşsa, HIV'den nefret edersiniz. | TED | إذا مات صديق لك من مرض الايدز فأنت تكره مسببات المرض. |
AIDS araştırmasında yer aldıklarını biliyorlardı. | TED | كانوا يعلمون أنهم يعملون في بحث على الايدز. |
Kendi kendine organize olabilme AIDS'in çok hızlı yayılmasında. | TED | التنظيم الذاتي هو السبب في أن فيروس الايدز ينتشر بسرعة كبيرة. |
Afrika'daki insanların AIDS yüzünden ölmesini önemsediğimizi göstermek istedik. | TED | أردنا أن نظهر أننا نهتم بمشكلة موت الناس في افريقيا بسبب الايدز. |
bazilarimiz sitmaya ve AIDS'e ragmen hayatta kaliyor | TED | البعض منا ينجو من مرض الملاريا، و نبقى على قيد الحياة من الايدز. |
Virüsün tehlikesini önemsizmiş gibi gösterdiğimi düşünmenizi istemiyorum. AIDS salgınının ezici geçmişini görmezden gelmiyorum. | TED | ولا أُريد منكم أن تظنوا أنى أقلل من خطورة هذا الفيروس، وأنا لست متجاهلاً للماضي الأليم الذي صاحب تفشي وباء الايدز. |
Size HIV'liler için hâlâ umudun olduğu ve AIDS'in 80'lerdeki gibi idam cezası olmadığı mesajını vermeye çalışıyorum. | TED | أُريد فقط أن أُعرب عن وجود أمل للمُصابين وأن مرض الايدز لم يعُد سبباً للموت كما كان في الثمانينيات. |
Pek çoğu salgın hastalıklar nedeniyle ölüyor AIDS, sıtma, fakirlik ve eğitimsizlik. | TED | العديد منهم يموتون بسبب الاوبئة الايدز ,الملاريا ,الفقر لايذهبون الى المدرسة |
Afrika'da 11 milyon AIDS yetimi var, Bu on yılın sonunda 20 milyon olacak bu sayı. | TED | 11 مليون يتيم لمرض الايدز في أفريقيا، 20 مليون بنهاية هذا العقد. |
Aşırı fakirliği, açlığı ve AIDS'i yenebiliriz. | TED | نحن نستطيع قهر شّدة الفقر، المجاعات، الايدز. |
Ama bazı seriler vardir, AIDS, hepatit, sıtma tüberküloz, ve diğerleri Ve tedavi kılavuzluğu gibi basit olanlar. | TED | ومن ثم هنالك أمور أخرى, الايدز, التهاب الكبد, الملاريا, مرض السل, وأمراض أخرى. وأمور أبسط كتوجيهات العلاج. |
Sınıftaki çocukların yarısının ebeveynleri yok, çünkü AIDS yüzünden hayatlarını kaybetmişler. | TED | ونصف الطلاب في هذه المدرسة لا أبوين لهم لانهم ماتا بسبب مرض الايدز |
Diğer yarısının ise sadece annesi veya babası var, çünkü diğerini AIDS sebebiyle kaybetmiş. | TED | والنصف الاخر فقد احد ابويه بسبب الايدز أيضاً |
Üç yılını Nairobi'de sokaklarda yaşayarak geçirmişti çünkü ailesini AIDS'den kaybetmişti. | TED | والذي قضى 3 سنوات في نيروبي يقطن في الطرقات لان والديه قضيا نحبهما بسبب مرض الايدز |
Sizinle nasıl bir HIV/AIDS aktivisti olduğumun hikayesini paylaşacağım. | TED | سوف أقوم بمشاركتكم بقصتي حول كيف غدوت ناشطةٌ في مجال محاربة الايدز وفيروس نقص المناعة المكتسبة |
Ailelerinin AIDS virüsünden etkilendiğinden dolayı yetim kalanlar, işte böyle çocuklar. | TED | ومعظم هؤلاء الاطفال .. يُتِموا بسبب اصابة ذويهم بفيروس الايدز |
Avelile'in annesinde HIV virüsü vardı. O AIDS alakalı bir hastalıktan öldü. | TED | والدة إيفيلي كانت مصابة بنقص المناعة المكتسبة وقد توفيت بسبب أعراض مرض الايدز |
İnsanlar burada Avrupa'daki ülkelerimizde, Kuzey Amerika'da HIV ile sağlıklı hayatlar sürdürüyorlardı. | TED | الناس في بلداننا هنا في أوروبا ، وأمريكا الشمالية ، كانوا يعيشون مع الايدز حياة صحية. |