Bazı Satıcılar çok içer. | Open Subtitles | بعض من الباعة المتجولون يشربون شيئا فظيعا |
Satıcılar, sekreterler, kömür madencileri, arıcılar, kılıç yutanlar... hepimiz. | Open Subtitles | الباعة.. الموظفون.. عمال المناجم حتى الحواة |
Bu Satıcılar, sihirbaz veya büyücü değiller. | Open Subtitles | .هؤلاء الباعة المتجولين، ليسوا سحرة أَو عرافين |
Genelde tanıdığım kızlar taşıyıcı, satıcı kullanıcı ya da muhbir oluyor. | Open Subtitles | أنا عادة الفتيات اما ناقلات تلبية.. الباعة المتجولون.. والمستخدمين أو مخبرين. |
Bütün gün masa başında, Satıcıların gelip gidişini izliyorum. | Open Subtitles | إنني أجلس على ذلك المكتب. أراقب كل الباعة المتجولون يمرون. يوم بالداخل و يوم بالخارج |
Bu sebeple satıcılara ve dağıtıcılara karar vermeliydiniz. | Open Subtitles | لا بد أنك قررت بشأن الباعة والتوزيع |
Satanlar oldukça ikna olmuş durumda. | Open Subtitles | الباعة متحمسين جداً |
İkinci Şans restoranını işleten iki kardeşler. Tüm Satıcılar onlara malzeme sağlıyor. | Open Subtitles | إنّهما أخوان لديهما مطعم صغير كلّ هؤلاء الباعة يزودونهما |
İmalatçılar, tedarikçiler, ve seyyar Satıcılar hepsi yabancı. | Open Subtitles | مصنعين ، الموردون ، الباعة المتجولين.. كلهم أجانب. |
Marge o Satıcılar bizim dostumuz değildirler. | Open Subtitles | وكما تعلمين يا مارج , هؤلاء الباعة لم يكونو حقاً أصدقاء لنا. |
Bu alıcı ve Satıcılar oldukça masum görünürler. | Open Subtitles | هؤلاء الباعة والمشترون على الإنترنت لا يميلون للإيذاء |
Buradaki Satıcılar çok iyi bilirlerki, vergide hile yapan kendini duvarın öte tarafında bulur. | Open Subtitles | هؤلاء الباعة يعلمون أنهم لو امتنعوا عن دفع الجزية سينتهي أمرهم بالبيع خارج الجدار |
Satıcılar ve müşterileri düşünürsek buradan günde birkaç bin insan mı geçiyor? | Open Subtitles | أذن .. ما بين الباعة و الزبائن في أي يوم من الأيام تحصل على .. |
Satıcılar gelmiş bile. | Open Subtitles | لاشكّ أن الباعة فعلوا ذلك أيضًا |
Bangkok etrafındaki bir sürü satıcı da bu yüzden kuş satıyorlar. | Open Subtitles | "والعديد من الباعة في جميع أنحاء "بانكوك يبيع الطيور لهذا الغرض |
Buralarda yüzlerce satıcı var. Bazıları büyük, bazısı bizim gibi küçük. | Open Subtitles | هناك مئات من الباعة في جميع أنحاء هنا، أعني، بعضها كبير، وبعض الصغيرة، مثلنا. |
Yine de o satıcı ucubelerle uğraşmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكننى مازلت لا اريد التعامل مع هؤلاء الباعة |
Satıcıların kartlarını o soğukta nasıl düzelttiklerini izlemek... Şu feneri almak iyi fikirdi. | Open Subtitles | لا ، لقد كان ممتعًا مشاهدة الباعة يوظبّون عرباتهم في ذلك البرد |
Bin yıldır Satıcıların müdahalesi olmadan gayet iyi iş çıkardı. | Open Subtitles | حسناً، إنّها كانت على ما يرام لآلاف السنين دون تدخل من الباعة. |
Sistemlerine girdiklerimizi anlamadan Satıcıların yerini bulmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نعرف مكان الباعة قبل أن يكتشفوا أنه تم اختراق أجهزتهم |
Çünkü sen kapı kapı dolaşan satıcılara benziyorsun. | Open Subtitles | - تبدو مثل الباعة الجائلين من باب لباب |
Son olarak nakiti piyasaya sürrüp seyyar satıcılardan geri alırız.. | Open Subtitles | الخطوة النهائية سوف نقوم المحراث النقد الذي نتلقاه من الباعة المتجولين.. |