Böylece dondurucu soğukta dışarı çıktım ve iki sene öncenin şubatında ulaşabileceğimi bildiğim her bir insanı fotoğrafladım. | TED | خرجت في البرد القارس وقمت بتصوير كل شخص أعرفه واستطعت الوصول إليه في فبراير منذ حوالي السنتين |
Aşırı soğukta ne olduğunu belirlemek çok zor. | Open Subtitles | انه يتطلب حشرة قوية للإزدِهار في البرد القارس. |
Bu şartlarda ve keskin soğukta çok az rahatlık sahibi olursunuz. | Open Subtitles | قلّما يُعثَر على الراحة في ظل هذا البرد القارس. |
Acı soğuktan uyuyamadığım zamanlarda ya da açlıktan, ertesi sabah ablamın gelip beni en sevdiğim yiyecekle uyandırmasını ümit ederdim. | TED | عندما لا أستطيع النوم من البرد القارس أو ألم الجوع آمل أن الصباح المقبل أن أختي ستأتي لتوقظني ومعها طعامي المفضل |
Karanlığın içerisinde, keskin soğuktan uyuşmuş bir halde yürüdüm. | Open Subtitles | مشيت عبر الظلام أرتعش من البرد القارس |
Bu soğukta burada altını değiştiremem. | Open Subtitles | لا أستطيع التغير لها هنا في البرد القارس |
Bunun anlamı dondurucu soğukta çalışmak zorunda kalacağız ve 9-8'ten misafirlerimizi tekrardan başka bir yere yerleşmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | ما يعني اننا سنضطر للعمل في البرد القارس وضيوفنا في الـ9-8 سيغيرون مكانهم مرة اخرى |
soğukta dışardaydım. | Open Subtitles | لقد كنت في البرد القارس |
bu kadar soğukta Daha fazla kalınmaz. | Open Subtitles | تجعلني أنتظر هنا في هذا البرد القارس... |
Görünüşe göre S. ve B. bu hırçın soğukta sığınacak yer bulamıyorlar. | Open Subtitles | يبدو أن (س) و(ب) لا يمكنهما إيجاد ملاذًا من البرد القارس. |
Dondurucu soğuktan uyuşmuş bir biçimde karanlığın içinde ilerledim. | Open Subtitles | مشيت عبر الظلام أرتعش من البرد القارس |