"البغض" - Translation from Arabic to Turkish

    • Nefret
        
    YÜCE BABİL, Dünyadaki Nefret edilen şeylerin annesi. Open Subtitles بابل العظيمة , أم كل البغض على وجه الأرض
    Dilimizi öğrendi, Nefret ve şiddete tahammül etti ve mülkünü hak etti, çünkü evini Amy Foster'ın kalbinde bulmuştu. Open Subtitles تعلم لغتنا تحمل البغض والعنف وجنى الثمار، لأنه وجد منزله في آمي فوستر
    Analistim size böyle Nefret eder gibi reaksiyon göstermemi... sizi çok taktir ediyor olmama bağlıyor. Open Subtitles مُحلّلي يَقُولُ بإِنَّ علي ان أَرْدُّ عليك بمثل هذا البغض العنيفِ
    Bu sadece kilometrelerce yol kat ettikten sonra en yaygın afrodizyak ve karşılıklı Nefret ve küçümsemeyle dolmuş halde yaptığın sekslerden biri. Open Subtitles إنها مجرد علاقة عادية مع حبيب سابق تغذيها بأكثر العقاقير إثارة ، مع البغض والإزدراء المتبادل
    Zenginlik maskesini çıkartınca kendinizden Nefret edebilirsiniz. Open Subtitles .. إن عرّيت واجهة الثروة تلك فقد تجد البغض الذاتي
    Bu sadece kilometrelerce yol kat edip en yaygın afrodizyaklarla dolu, karşılıklı Nefret ve küçümseme içinde yaptığın sekslerden biri. Open Subtitles إنها مجرد علاقة عادية مع حبيب سابق يزودها أكثر المثيرات شيوعا البغض والإزدراء المتبادل
    İnkâr döneminin hemen sonrası ve Nefret evresinin biraz öncesi. Open Subtitles هو صحيحُ بعد مرحلةِ الإهْمال وفقط قبل مرحلةِ البغض.
    Ve bu bitkin çehre, asıl Nefret edilen şeyin kalbim olduğunu aksettiriyor ancak. Open Subtitles وهذا المظهر المحطم بالكاد يعكس البغض وهو قلبي
    Yani kendinden Nefret ederken nasıl üzüldüğün ve acı çektiğin gibi mi? Open Subtitles تقصدين مثل شعوركِ غارقة في حساءكِ السام من كراهية الذات و البغض و المرارة؟
    Üzgünüm ama hayatımın geri kalanını Nefret ve dargınlık atmosferinde geçirmek için hazır değilim. Open Subtitles أنا آسفة, ولكنني غير مستعدة لعيش بقية حياتي في جو من البغض والاستياء
    İki ordu savaşıyor, biz bildik bileli iki taraf da birbirinden Nefret ediyor. Open Subtitles جيشان يتقاتلون , طرفين فى حالة من البغض على حد ما نستطيع أن نتذكر
    Zıplayan her şeye karşı bir Nefret. Open Subtitles البغض العشوائي لكل الأشياء التي تنط
    Mutsuzluğa ve kendimden Nefret etmeme neden oldu. Open Subtitles كانت بسبب البغض الذاتي و البؤس
    Kahrolasıca ve Nefret, küçük, sümüklü... Open Subtitles تبا لك ولكل البغض الذي تبغضيني لاجله
    - Doğru. - O dönem kendimden çok Nefret ediyordum. Open Subtitles وكان عندي الكثير من البغض لذاتي يومها.
    O resimden hep Nefret etmişimdir. Open Subtitles كنت دائم البغض لهذه الصورة
    Nefret başka nefretleri uyandırır. Open Subtitles البغض لا يولد الا بغض أكثر
    Nefret, aşka benziyor. Open Subtitles البغض يشبه إلى حد كبير الحب.
    Kocam Nefret dolu. Open Subtitles إنهُ بغاية البغض.
    Sheldon Tomlin'le son buluşmamızdan sonra izlenimcilerin sergisini iptal ettirdim ancak şimdi benden çılgınca Nefret eden bir kadına katlanmak zorundayım. Open Subtitles (بعد إنتهاء الإجتماع مباشرة، إتصلت بـ(شيلدون توملين وألغيت حجز العرض التجريدي والآن سوف أذهب لأذل نفسي لإمرأة تبغضني أشد البغض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more