| Kaçıp gidemiyorsan ve kesin bir biçimde başkalarına bağımlıysan... gülerek ağlamayı öğreniyorsun... | Open Subtitles | عندما لايمكنك الفرار وتعتمدين كليّاً على الآخرين تتعلّمين البكاء عن طريق الضحك |
| Wendy ağlamayı kesmezsen bu bıçağı saplarım. Bu yüzden ağlama. | Open Subtitles | ويندي سوف اطعنك اذا استمريتي فى البكاء لذا لا تبكي |
| İnsanlar ağlıyor. Eşim gelip yazıyı okudu ve ağlamaya başladı. | TED | إن الناس يبكون، وجاءت وقرأت الكلام المكتوب، وأخذت في البكاء. |
| Zavallı ben, ağlamaktan ve korkunç bir ızdırap çekmekten başka... elimden bir şey gelmiyor. | Open Subtitles | يالا فقيري لا شيء امامي سوى البكاء و المعانة من الألم المخيف |
| Son adam emlak işindeydi ve bir türlü ağlamayı kesmedi. | Open Subtitles | الرجل الاخير كان با القطاع العقاري ولم يتوقف عن البكاء |
| İris ağlamayı keser. Ama sonra yeniden başlar. | TED | تتوقف أيريس عن البكاء. وتبدأ مجددا على الفور. |
| Ben seni ağlatmadan önce ağlamayı kes. | TED | توقف عن البكاء قبل أن أعطيك شيئًا لتبكي عليه. |
| Kes ağlamayı. Artık hiç bir işe yaramayacak. | Open Subtitles | توقفى عن البكاء لن يؤثر البكاء فينا بعد الآن |
| Yeter artık. ağlamayı kesin yoksa yemek yüzü göremezsiniz! | Open Subtitles | إن لم تتوقفوا عن البكاء الآن ، لن تحصلوا على أي طعام. |
| Bekleyin, ağlamayı kes, gerçeği duymak istiyorum. | Open Subtitles | أرجوك ، انتظر . توقفي عن البكاء ، ماري أريد الحقيقة |
| Daha sonra, ağlamaya başladı ve kusarak eve gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | بعد ذلك بدأت في البكاء و الذهاب إلى منزلها وهي مريضة |
| Mesajı iletir iletmez salya sümük ağlamaya başladı ve kaçtı. | Open Subtitles | انفجر هذا واحده في البكاء وهرب والثاني قام بتسليم رسالته |
| Vücudunun sıcaklığı, al yanaklarından dökülen gözyaşları, ağlamaya başladım. | TED | ودفء جسمها والدموع التي انهمرت على خدودها. وبدأت في البكاء |
| İnsanlar ağlama isteği duymayı bırakınca ilgimi çekiyor. | Open Subtitles | إننى أشعر بالقلق حين يريد الناس التوقف عن البكاء |
| Şapkan bana ağlama isteği veriyor Sabina. | Open Subtitles | إن قبعتك تجعلني أرغب في البكاء يا سابينا |
| ağlamaktan boğazım kurudu. Aklımı kaçırmış gibiydim. | Open Subtitles | حنجرتي جافة من البكاء .لقد فقدت عقلي تماما |
| Tamam, şov yapıyorum, ama çoğu zaman içim kan ağlıyor. | Open Subtitles | أعنى أنى أقوم بالإستعراض لكنى من الداخل أريد البكاء كثيرا |
| Arkasından ağlamanın bir faydası yok Yapabileceğin hiç bir şey yok. | Open Subtitles | لا جدوى من البكاء أكثر من ذلك, لا شيء يُمكنكَ فعله. |
| Ya ağlaması gerçek ve geri kalan her şey rolse? | Open Subtitles | ماذا لو كان البكاء حقيقياً وكل شيء آخر تمثيلاً ؟ |
| Ona çalışmam gerektiğini söyledim ama sürekli ağlıyordu. | Open Subtitles | أخبرته ليتركني ادرس لكنّه لا يتوقّف عن البكاء. |
| Neden ağzını her açtığında ağlayacak gibi oluyorsun? | Open Subtitles | لماذا بكل مرة تبدأين فيها الحديث يبدو وكأنك على وشك البكاء ؟ |
| Dalga geçilme korkusu yaşamadan geceleri ağlayarak uykuya dalabileceği bir yer. | Open Subtitles | منزل أين يمكنه البكاء ليلاً حتّى ينام دون أن نسخر منه. |
| Omzumda ağlayabilirsin. | Open Subtitles | أنا يمكن أن يكون الكتف جيدا في البكاء على. |
| 'Birisinin omuzunda ağlamak istiyorsan onunkinde ağla.' | Open Subtitles | لذا اذا كنت ترغبين في البكاء على كتف شخص ما ، لماذا لا تبكين على كتف شخص احمق ؟ |
| -Ben de açım ama beni ağlarken görmüyorsun. | Open Subtitles | حسنا، أنا جائع جدا، كنت لا ترى لي البكاء. |
| Bir oyuncu istendiğinde... mutluysa bile ağlayabilir, ve kendini mutsuz hissediyorsa bile gülebilir. | Open Subtitles | بإمكان الممثل البكاء حتى إذا كان سعيداً و يضحك حتى لو كان بشعر بالحزن |
| Dedim ya, senin yüzünden değildi aptal! Niye hala ağlıyorsun? | Open Subtitles | ما حدث ليس بسببكِ ايها البلهاء لما تواصلين البكاء ؟ |