Çünkü Fraida'nın sırtında, tam bikini hizasının üstünde şirin bir gülücük dövmesi vardı. | Open Subtitles | لان فريدا لديها وشم وجه مبتسم على ضهرها مباشرة فوق خط البكيني خاصتها |
Çünkü onun sırtında, tam bikini hizasında gülücük dövmesi vardı. | Open Subtitles | لان فريدا لديها وشم وجه مبتسم على ضهرها مباشرة فوق خط البكيني خاصتها |
Nefes alabilmem için işe bikini üstü ya da açık tişörtler giymen gerekecek. | Open Subtitles | وستضطرين إلى إرتداء البكيني وقمصان بلا أربطة كي يمكنني التنفس |
Seni teknemde bikinili halde görmekten başka istediğim bir şey yok. | Open Subtitles | لن أرغب بشئٍ أكثر من ركوبكِ في قاربي وأنتِ مرتديةً البكيني |
En azından Bikinini giyip benim voleybol oynamamı izleyebilirsin. | Open Subtitles | أقل واجب أن ترتدي البكيني وتأتي لمشاهدتي وأنا أمارس الكرة الطائرة. |
Çünkü Brezilya'daki bikiniler çok küçük... giyinmeden önce yağlaman gerekiyor. | Open Subtitles | دائمــاً ما يرتدون البكيني, والبرازيل مساحتها صغيره. عليك بشمع, لان كل شيء يتعطل مره واحده |
Selam beyler, ulusal bir bikini turnesine çıkıyoruz... ve her yarışmadan önce bize güneş yağı sürecek iki erkek arıyoruz. | Open Subtitles | نحن ذاهبون الى مسابقة البكيني, ونريد اثنان للزيت, لدهننا قبل المسابقة. |
Bu bikini çok rahatsız. Yeni bir tane almaya gitmem gerek. South Coast 'a gitmek ister misin? | Open Subtitles | اوه,ان هذا البكيني غير مريح يجب ان احصل على غيره اتريدين الذهاب اللى الشاطئ الجنوبي |
bikini giyse bile kimse farketmez. | Open Subtitles | تستطيع إرتداء البكيني ولن يعرف أحد أبداً |
Ne cüretle Prens Habibu'nun "bikini Hut"ını... | Open Subtitles | كيف تجرؤ أن تقارن لبس البكيني في مطعم البرنس حبيبو |
Ne cüretle Prens Habibu'nun "bikini Hut"ını... | Open Subtitles | كيف تجرؤ أن تقارن لبس البكيني في مطعم البرنس حبيبو |
Hiç bişey bu. Araba ödemesi belki de bir bikini wax. | Open Subtitles | دفعة سيارة واحدة، وربما إزالة الشعر في منطقة البكيني |
Benim ülkemde, bir kadın kocasını gömer, bir bikini giyip plaja gider sonra! | Open Subtitles | في دولتي تدفن المرأة زوجها وترتدي البكيني وتذهب للشاطئ |
Ve FYI, bikini bölgende ağda yapmaman da hoşuma gitti | Open Subtitles | ولمعلوماتك، يعجبني أنكِ لم تعودي تقومين بشمع البكيني.. |
Dostum, siyah bikinili kız seni acayip süzüyordu. | Open Subtitles | يا صاح، تلك الفتاة التي ترتدي البكيني الأسود، كانت تنظر إليك بالكامل |
Bikinini çıkar da kumsalda yapalım. | Open Subtitles | اخلع البكيني الذي عليك ودعنا نفعلها على الرمل |
Hatırlamıyorum.Altın lambayı sallıyor ve bikiniler ortalıktan kayboluyordu... | Open Subtitles | لا أذكر. تتأرجح في البكيني الذهبي كما أتذكر |
Güzelliğim, zekam, bikiniye hazır vücudum, beni kolay bir hedef yapıyordu. | Open Subtitles | جمالي , ذكائي وشكل جسمي في البكيني جعل منِّي هدفاً سهلاً |
Onlar robotlar yerine bikiniyi, karmaşık yerine basit olanı seçtiler. | Open Subtitles | هم يختارون البكيني على الآليون البساطة على التعقيد. |
Tam bir aptal gibi hissediyorum. - Bikininin içinde onu görmeliydin. | Open Subtitles | أشعر كأنني أبله تماما. كان ينبغي عليك رؤيتها في ذلك البكيني. |
Şu anda bikiniyle tramplenden atlayıp durmam gerekiyordu. | Open Subtitles | من المفترض أن أكون الآن بلباس البكيني أقفز على الترامبولين |
Kola ve bikinilerle Amerika 'ya doğrudan uçun. | Open Subtitles | تريد أن تذهب إلى أمريكا.. بلد البكيني |
Seni hindistancevizi bikinisiyle, zıpkınla balık avlarken görmek çok hoşuma giderdi. | Open Subtitles | علي قدر ما أتمني مشاهدتك تقومي بالاصطياد بثوب البكيني |