"البهجة" - Translation from Arabic to Turkish

    • neşe
        
    • mutluluk
        
    • zevk
        
    • mutlu
        
    • sevinç
        
    • keyif
        
    • neşeli
        
    • mutluluğu
        
    • neşeyi
        
    • heyecan
        
    • Joy
        
    • eğlence
        
    • neşelendirmek
        
    • zevkten
        
    • neşelendirmeye
        
    Ve eğer bu doğruysa, yine aynı Tanrı insan ruhundaki neşe ve coşkuyu da biliyor olmalı. TED وإذا كان هذا صحيحاً, فلابد أن الرب يعلم أيضاً البهجة والفرحة الخاصتين بالروح البشرية أيضاً.
    Kısmen bir sebebi de, sadece neşe değil acı hakkında da konuşmamızdı. TED ليس فقط لأنني أتحدث عن البهجة ولكن أيضا عن الألم.
    Eğer dağ tırmanışı yapan, zorlu dağlara tırmanan insanların kitaplarını okuyorsanız, bu kitapların sevinç ve mutluluk anlarıyla dolu olduğunu mu düşünüyorsunuz? TED إذا قرأت كتباً عن أشخاص تسلّقوا جبالاً ، جبالاً صعبة ، هل تعتقد أنّ هذه الكتب مليئة بلحظات البهجة و السعادة ؟
    Bir adamın seve seve boğulacağı bir çift mutluluk ve sevinç havuzu. Open Subtitles اثنتان تبعث على البهجة والفرح أى رجل يكون سعيد أن يتأملهما بإستغراق
    Tasarımdan bahsederken bir mutluluk skalası vardır ama motosiklet hadisesinde kesinlikle, burada bir yerde -- Delight (zevk) ve Bliss (Havalara Uçmak) arasındadır. TED وتعلمون، هناك مقياس للسعادة عندما نتكلم عنها من ناحية التصميم لكن موقف الدراجة النارية فسأصنفه في هذه الخانة.. بالضبط هنا بين البهجة والهناء
    Ölümü Tanrı yaratmadı ve canlıların ölümü onu mutlu etmiyor. Open Subtitles الله لم يخلق الموت وقال ان البهجة فى زروال الحياة
    Ve bütün bu şeyler bana, heyecan, keyif ve merak veriyor. TED وكل هذه الأشياء بالنسبة لي تعطي نوعا من البهجة والإثارة والدهشة.
    Mmm-hmm. Sevgilimle tanışmak için ormanda yürürken bu gün neşeli dağlarda. Open Subtitles أسيرُ في الغابة لأقابل حبيبي في هذا اليوم على جبل البهجة
    Ama ilgimi çekti, çünkü neşe soyut bir his ve masamda duran şeylerden böyle bir şey çıkarılıyordu. TED لكنني كنت مندهشة قليلًا، لأن البهجة هو هذا الشعور غير الملموس، وكيف أتى من أشياء على الطاولة بجانبي؟
    neşe ise anı yaşamakla ilgili, şu anı. TED البهجة شعور جيد في لحظة معينة، في هذه اللحظة.
    Tanıdığım herkese sormaya başladım, yolda tanıştığım insanlara bile, onlara neşe veren şeyleri sordum. TED وبدأت بسؤال كل من أعرفهم، وحتى الذين التقيت بهم لتوي في الشارع، عن الأشياء التي تجلب لهم البهجة.
    Ama bütün bunların altında, hepimizin içinde aynı şeylerde neşe bulan bir parça var. TED ومع ذلك وراء كل ذلك، هناك جزء من كل منا يجد البهجة في الأشياء نفسها.
    Bu sınıfta hiç olmazsa bir cesur kişi var. Bu mutluluk verici. Open Subtitles أرى بأنّه لدينا على الأقلّ شجاعاً بهذا القسم شيءٌ يبعث عن البهجة
    Yani bu mutluluk noktasını keşfettim, ve adı konulmuştu işte mutluluk noktası. Open Subtitles فلقد اكتشفت نقطة البهجة و من هنا تم اعتماد وصف نقطة البهجة
    Annenin hayatındaki en büyük mutluluk ve ışık olduğunu biliyorsun. Open Subtitles أتعلمين أنّك كنت مصدر البهجة و النور في حياة امّك؟
    Derin iş düşüncelerini durdurmak kişisel hayatımı gerçekten güçlendirdi ama daha da güçlendirdiği şey işten aldığım zevk ve tatminlik duygusu oldu. TED إن إبعاد أوقات الاجترار رَفَعَ من كفاءة حياتي الشخصية، لكن ما تحسّن بشكل أكبر كان حالة البهجة والارتياح التي تنتابني في عملي.
    Hayır, baba. Çocukların tatillerini mutlu geçirmesini sağlayabilirsin. Open Subtitles لا يا أبي ، يمكنك إدخال البهجة على المحرومين في العيد
    Üzüntü ve korku neşe ve keyif ve tüm diğer ruh hallerimizin içinde bulunabilir olmamız, bu inanılmaz değerlidir. TED إن القدرة على الشعور بالحزن و الخوف و البهجة و المتعة و كل الأمزجة الأخرى التي نشعر بها، إنه لأمر قيّم جداً.
    55 yaşımda nasıl numaradan neşeli görünülür onu öğrendim fakat artık fazla iş imkânı yok. TED تعلمت كيف أتصنع البهجة في عمر الخامسة والخمسين، ولكن لا يوجد الكثير من فرص العمل بعد الآن.
    Bundan da ötesi, bu mutluluğu sana veren kişinin ben olmasını istiyorum. Open Subtitles والأكثر من ذلك ، أريد أن أكون أنا من يمنحكِ هذه البهجة
    Tek notayı bile değiştirmek neşeyi kedere dönüştürür. Sıra sende. Open Subtitles تغيير نوتة واحدة يمكنها أن تغير البهجة إلى حزن،إنه دورك
    Swim in our sleep down in oceans of Joy Open Subtitles " نَسبح في أحلامنا " " أسفل محيط البهجة "
    Ve unutmayalım ki, Bay Baldrick, dini uygulamalar gibi tavizsiz olsak da, zaman hala eğlence zamanı ve hala Noel ikramlarımız da var. Open Subtitles ولنتذكر, ياسيد بولدريك، أن علينا أن نتقشف كتقشف المؤمنين، فنحن في موسم البهجة الطيبة ولدينا قوت عيدنا.
    Bir bardak sıcak kahve ve neşelendirmek için bir tebessüm verdiler. Open Subtitles لقد اعطونى كوب من القهوة الساخن وابتسامة لادخال البهجة على نفسى
    Bu zevkten beni mahrum etmeyin. Open Subtitles أن تقوم بذلك لابنتها لا يمكنك حرماني من هذه البهجة
    Sue ve Brad birini neşelendirmeye baş koyduğunda onları kimse durduramaz. Open Subtitles عندما يخطط سو وبراد لإدخال البهجة على أحد ما لا يمكن لأحد أن يوقفهما

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more