| kapıları açılması için zorlamaz ama kendi göre bir işe yarayacak. | Open Subtitles | لن يجبر البوابات أن تفتح.. و لكنه سيفلح على طريقته الخاصة. |
| Kararımı vermiştim, 20 küsur yıl sonra o kapıları açan kişi olacaktım. | TED | وقررتُ بعد حوالي عشرين عامًا، أن أكون الشخص الذي يفتحُ البوابات. |
| Buradaki taş kapılar doğumlarımıza şahitlik etmiştir zamanın başlangıcından beri. | Open Subtitles | عند تلك البوابات الحجرية التى شهدت ميلادنا منذ فجر التاريخ |
| Gates'teki Ambassador programı gibi bir şey. | Open Subtitles | برنامج خاص جدا، مثل الذي في نادي البوابات |
| Amcam, kaleler terk edilirken, kapıların buz ve taşla mühürlendiğini söylerdi. | Open Subtitles | عمي قال أن البوابات تم غلقها بالثلج والصخور. عندما أخليت القِلاع |
| Genelde Kapı iptal edilip, duvar örüldüğünde diğer bölümlerden daha zayıf olur. | Open Subtitles | يحدث عادة عندما يحكم إغلاق البوابات فإن الأسوار حولها تضغف أو تقوى |
| Dinle. Genellikle ön kapıdan girmeye alışığım. | Open Subtitles | اسمع, اننى معتاد على الدخول عبر البوابات الأمامية, عالى الهامة |
| Tüm geçit sistemi felce uğradı, ama biz hala çevirebiliyoruz. | Open Subtitles | جميع البوابات المتصله أصبحت مشلوله ولكننا لانزال نستطيع الطلب للخارج |
| kapıları Latinler ve Asyalı Amerikalılar için de açmak istedim. | TED | أردتُ فتح تلك البوابات للأمريكيين من أصلٍ لاتيني وآسيوي. |
| kapıları vatandaşlık almış ve alamamışlar için de açmak istedim. | TED | أردت فتح تلك البوابات لغير الحائزين على الوثائق القانونية والحائزين عليها. |
| kapıları LGBTQ toplululuğunun bir dostu olarak da açmak istedim. | TED | أردتُ فتح تلك البوابات كمناصرة لمجتمع مثليي الجنس ومزدوجيها والمتحولين والمتحيرين |
| O kapıları silah şiddeti mağdurları diye adlandırılan aileler için de açmak istedim. | TED | أردتُ فتح تلك البوابات للأسر التي تُسمي نفسها ضحايا عنف الأسلحة. |
| kapıları Georgia'daki herkes için sonuna kadar açmak istedim çünkü bu bizim eyaletimiz, bizim milletimiz ve hepimiz buraya aitiz. | TED | أردتُ فتح تلك البوابات واسعًا للجميع في جورجيا، لأنها ولايتنا، وهذه هي أمتنا. وجميعنا ننتمي إليها. |
| Böylece onları dağ geçidine süreceğiz sıcak kapılar dediğimiz yere. | Open Subtitles | مِن الآن، نحن سنرسلهم إلى الممر الجبلي نسميها البوابات الضيقة. |
| Dr. Mark Kane bir araştırma yapmıştı virüs hakkında. kapılar kapandığında | Open Subtitles | دكتور ماركوس كين كان يقود الأبحاث على الفيروس عندما أغلقت البوابات |
| Gates'den çıkarken arabanda neden bir sürü döküntü eşya vardı? | Open Subtitles | إذن،لماذا كانت سيارتك ممتلئة بالتوافه متوجهة خارج " البوابات "؟ |
| Ve iki buçuk metre kar vardı ama yine de beyazlığın içinde kaybolmuş kapıların ardındaki büyük evler seçilebiliyordu. | Open Subtitles | وكان ارتفاع الثلج مترين، ولكن كان يمكن أن نتبين الكثير من المنازل الكبيرة الغارقة في الثلوج خلف البوابات الكبيرة. |
| Bunun üstüne, birkaç stratejik nokta belirledik bu Kapı ve düz çizgilerler birleştirme fikrini hatırlayarak ve bu başlangıç modeli belirledi. | TED | علاوة على ذلك، حددنا بعض النقاط الاستراتيجية بناءً على هذه الفكرة من البوابات وربطها بخطوط مستقيمة وهذا عدل هذا النمط الأولى. |
| Tüm yapmam gereken, kapıdan geçmek ve eve geri dönmek mi? | Open Subtitles | معنى هذا أنه يمكننى أن أعبر من خلال البوابات ليغفر لى وبعد ذلك أعود لما أفعله |
| Esas "geçit yapanlar"ın bilgisi Jack'in beynine yüklenmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما لدى جاك علوم بناة البوابات الأصليين فى عقله |
| Görevliler giderken Kapıyı kilitleyecekler. Ancak... | Open Subtitles | و الوكلاء يغلقون البوابات عندما يذهبو على أية حال |
| Amaç, kapılara dokunmadan aralarından geçip karşı tarafa ulaşmak. | Open Subtitles | الهدف هو نسج طريقك من خلال البوابات و العبور إلى الجانب الآخر من دون لمسها |
| kapının dışına park edilmiş bir taksiden geliyor. | Open Subtitles | انه يَخرج مِن سيارةِ الأجرة تلك ويتوقف عند البوابات |
| Yıllar sonra, savaşacak kimse kalmadığında düşman kapılardan elini kolunu sallayarak girdi. | Open Subtitles | وبعد عدة سنوات لم يبق أحد للقتال العدو ببساطة مشى نحو البوابات |
| Umarım bu iki daire arasında birbirinin menzilinde olan geçitler vardır. | Open Subtitles | الآن, نأمل ان تكون البوابات في مدي بعضهم بين هذه الدوائر |
| Bu bir seyahat haritası. Bunlar gittiğimiz tüm yıldız geçitleri. | Open Subtitles | إنها خرائط مسافات هذه كل البوابات النجمية التى عبرناها |
| kapıya götürene kadar bile ayak uyduramadım. | Open Subtitles | بالكاد استطعت إمساك نفسي ونحن نراه يخرج من البوابات |
| Yani benden, milyonlarca galon su içeri girsin diye bariyerin kapılarını açmamı istiyorsun. | Open Subtitles | إذا , فأنت تسألني أن افتح تلك البوابات لأسمح لملايين الغالونات من المياه |