Biz de beyaz kağıt yapıştırmaya karar verdik. Duvarlara beyaz kağıt... | TED | لذلك قررنا ان نلصق البياض, البياض على الحيطان. |
Söylenenlere göre, beyaz giyen yeni devlet görevlileri askere alınanları öldürüyor, ve kanlarını yabancılara satıyordu. | Open Subtitles | رجال يرتدون البياض قيل أنهم تابعون للحكومة الجديدة, و أنهم يقتلون المجندين و يجمعون دماءهم ليبيعوها إلى الدول الأجنبية. |
Büyük melek kanatları vardı , Mükemmel bir beyaz deri rengi. | Open Subtitles | كان له جناحان ملائكيان كبيران ناصعا البياض من الجلد الأبيض |
Zenciler onları sevmiyor çünkü biraz beyazlar. | Open Subtitles | السود لا يحبونهم لأن لديهم شيئاً من البياض |
Buralarda adın çıkmış. Üstelik beyazsın. | Open Subtitles | لكنك أسطورة فى المدينة ليس هذا فقط , أنك ناصع البياض |
Oradaki Sira dışı beyazlık, gerçekten tozdan ileri geliyor gibi; kayalara işleyen ve onlarla bütünleşen kemiklerinin tozundan. | Open Subtitles | البياض الاستثنائي الذي يظهر .. في الواقع اتى من رماد عظامهم |
Bu kadar beyaz birini gördün mü, Marge? | Open Subtitles | هل سبق و أن رأيتِ شخص شديد البياض يا مارج ؟ |
Bu kadar beyaz birini gördün mü, Marge? | Open Subtitles | هل سبق و أن رأيتِ شخص شديد البياض يا مارج ؟ |
ADAM'ı duydun. Şu andan itibaren, beyaz Yıkama Operasyonu tüm dünyaya yayılmalı! | Open Subtitles | لقد سمعت الرجل ستبدأ عملية البياض الناصع بكل الكون |
beyaz Yıkama Operasyonu durduktan sonra kardeşlik akıl kontrol ilacının panzehirini tüm ulustaki siyahlara dağıttı. | Open Subtitles | بإيقاف عملية البياض الناصع أرض الأخوة وزعت العقار المضاد على الشعب الأسود |
Para hissini verir. Böylece çok beyaz görünmez. | Open Subtitles | تضفي عليه ملمس المال المال لا يبدو شديد البياض |
Hey! Sizin düz küçük beyaz kıçlarınızı çoğalıcılardan daha yeni kurtardık. | Open Subtitles | أنقذنا للتو مؤخراتكم القليله البياض المسطحه من * الـ * مستنسخين |
Ama şimdi çok beyaz oldu, başımı ağrıtıyor. | Open Subtitles | لقد أصبحت شديدة البياض حتى أنها تصيبني بالصداع |
Ateşin var, beyaz kan hücrelerinde artış ve Mcburney noktalarında hassaslık, bunun anlamı... | Open Subtitles | لديكِ حمى و ارتفاع عدة البياض وليونةعندمنطقةالأمعاء, .لذانقترح. |
Hepsi aynıydı, acısızdı. Sadece beyaz gördük. | Open Subtitles | جميعهم نفس الحالة لا ألم، وبحر من البياض |
Yaşım 27, uzun kumral saçlarım var insanlar süt beyaz tenime iltifat yağdırıyorlar. | Open Subtitles | في سن ال27, و املك شعرا طويلا ذو لون كهرماني و الناس تتكلم عن بشرتي ذات البياض الناضع |
- Şu ikisine baksana, oldukça beyazlar. | Open Subtitles | أيضا ، هل ترى هذان الرجلان الناصعان البياض ؟ |
Çok beyazsın. | Open Subtitles | إنك شديد البياض |
Arkasına baktığında sadece büyük bir beyazlık görür. | Open Subtitles | عندما نظر للوراء، رأى بقعة واسعة من البياض. |
İnci gibi, bembeyaz dişleri var. | Open Subtitles | لديه أسنان ناصعة البياض فعلاً. |
Bütün bu beyazı. | Open Subtitles | . أوه ، فقط أحبه ، أحبه ، أحبه . كل ذلك البياض |
beyazlar içindeydin, terliğin de beyazdı... bu yüzüğü takıyordun. | Open Subtitles | ،كنت ترتدين البياض بشكل كامل ... حتى خفاكِ أيضاً .وترتدين ذلك الخاتم |
"Beyazını, hemen nazikçe sarısının üzerine doğru tahta bir kaşıkla iki-üç saniye bastırın." Hemen. | Open Subtitles | "فوراً وبلطف قومي بدفع البياض في الصفار بواسطة ملعقة خشبية" لمدّة تتراوح ما بين ثانيتان إلى ثلاث ثوان. "فوراً". |
Tamamen beyazlara bürünmüş bir şekilde. | Open Subtitles | .الجميع يرتدون البياض |
Sadece yumurtayı çırpmakla kalmaz aynı zamanda sarısını beyazından ayırır. | Open Subtitles | اٍنه لا يخفق البيض فحسب ، بل يفصل الصفار عن البياض |