"البيتِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • evin
        
    • ev
        
    • evde
        
    • evden
        
    • evi
        
    • evinden
        
    • Eve
        
    • evine
        
    • evdeki
        
    • evle
        
    Noelden bir önceki geceydi ve evin etrafında hiçbir hareket yoktu. Open Subtitles كانت عشية عيد الميلاد وفي كُلّ مكان في البيتِ لم يكن هناك أي مخلوق يتحرك إلا
    Her şey bittikten sonra bize kalan tek şey, bu eski ev oldu. Open Subtitles لذا، بعد نفاذ المال كان كل ما تبقى هو هذا البيتِ العائلى القديم
    Çok büyük birşey değil, ama... ..seni evde görmek çocukları da çok sevindirecektir. Open Subtitles ليست كبيرة الى حد ما, لكن الأطفال يفضلون أن تكون معهم في البيتِ
    Beş dakika içinde, elinde bu evden başka bir şey kalmayacak. Open Subtitles خمس دقائقِ مِنْ الآن، أنت سَتملك لا شيء غير هذا البيتِ
    Tabi ki, önemli., suikastçı bu evi biliyor, ve bizleri tanıyor. Open Subtitles نعم، من مهام القاتل أن يَعْرفُ من في البيتِ وكم عددهم
    ...etrafa bakıp evin tam anlamıyla değiştiğini görüyorsun. Open Subtitles وأنت تَنْظرُ حول وأنت تُدركَ الذي كامل البيتِ تَغيّرَ.
    Bir vampir olarak doğdum, tıpkı bu evin diğer üyeleri gibi, ama sen, Frost... sen sadece dönüştün. Open Subtitles انا ولدت مصاص دماء مثل كل شخص فى هذا البيتِ لكن، أنت، فروست
    evin her odasında fotoğraf çekti. Open Subtitles هو يُعْمَلُ الصورَ في كُلّ غرفة في البيتِ.
    Bir kaç yıl önce onca insanın öldüğü ev değil mi? Open Subtitles لَيسَ هذا البيتِ حيث كُلّ أولئك الناسِ ماتوا قبل سَنَوات قَليلة؟
    Küçük örümceğimiz kendine bir ev yapmış. Open Subtitles نعم، عنكبوتنا الصَغير اخد لنفسه كمية كبيرة من البيتِ.
    Buralarda çalışmamızın nedeni bu ev. Open Subtitles ذلك البيتِ السببُ في شغّلنَا في هذه المنطقة.
    Bunun korkutucu olduğunu biliyorum ama sana söz veriyorum bu evde güvendesin. Open Subtitles أَعْرفُ بأنّ هذه مخيف، لَكنِّي أَعِدُك، أنت آمن هنا في هذا البيتِ.
    Onunla bu evde yaşamış olan Zoe arasındaki tek fark şu: Open Subtitles الفرق الوحيد بينها وزوي التي عاشت في هذا البيتِ فقط ذلك
    O büyük evde onunla sonsuza dek mutlu yaşayacağını mı? Open Subtitles أنت سَتَعِيشُ بسعادة أبداً بعد مَعه في ذلك البيتِ الكبيرِ؟
    Onu Boston'a geri götürün. Onu bu evden çıkartın. Open Subtitles . أعدْها إلى بوسطن . أبعدْها عن هذا البيتِ
    Bay Gabler'ın bu evden hayatta ayrılmasını istiyorsan onu sağlıklı ve mutlu olduğuna inandırmalısın. Open Subtitles لو تُريدُ السّيدَ جابلر أن يتَرْك هذا البيتِ حيِّ يَجِبُ أَنْ تُقنعَه أنك صحّي وسعيد
    evden ayrılmakla ilgili bazı sorunları var. Open Subtitles ماذا يَحْدثُ؟ هي سَيكونُ عِنْدَها قليلاً مشكلة تَرْك البيتِ.
    Bundan sonra sabahın üçünde gelip bütün evi ayağa kaldırmak yok. Open Subtitles لا مزيدَ من المجيء بالساعةِ الثالثة وإيقاظِ البيتِ كلّه بعدَ الآن.
    Bu evi biliyorum. Gilmorelar orada yaşıyormuş. Open Subtitles أوه أَعْرفُ ذلك البيتِ عائلة جيلمور عَاشت هناك
    İşte bunlar, başsız cesedin senin evinden çıktığını kanıtlar. Open Subtitles ذلك يَرْبطُ الجذعَ هم وَجدَ إلى هذا البيتِ.
    Eve girer girmez kokusunu almıştım. Open Subtitles مَسكتْ الرائحةُ اللحظةَ جِئتُ في البيتِ.
    Böylece Basanti sizi onun evine götürebilir. Open Subtitles لذا باسنتي يُمْكِنُ أَنْ تأخذك إلى ذلك البيتِ.
    Bu evdeki bilincimi bodrumdaki terminali açarak arttırdım. Open Subtitles أنا مدّدَت وعيي إلى هذا البيتِ بتَنْشيط محطتي الطرفية في السردابِ
    Luke, evle ve Hugh Crain'le ilgili söylemediğim bir şey var. Open Subtitles لوك هناك شيء حول هذا البيتِ حول هيو كراين لَمْ أَقُلْة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more