Uçakta başka patlayıcı olmadığından emin olamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا التأكّد أنّه لم يضع المزيد من المتفجرّات في الطائرة. |
- Jay'e... - Eğer şu an cennetteyse emin olun ki herkes akşam duasındayken içeri girmiştir. | Open Subtitles | لو كان موجوداً في السماء الآن، فيُمكنكم التأكّد أنّه سيدخل بقوّة أثناء صلاتهم. |
Söylediğiniz doğru olsa bile emin olun Jacky onlarla bizimle ilgili konuşmuyordu. | Open Subtitles | حتى لو كان ما تقولينه صحيح، فإنّ بإمكانكِ التأكّد أنّه لمْ يكن يتحدّث عن أيّ واحد منّا. أنّى لك أن تكون مُتأكّداً؟ |
Bizler, Suriye Konsolosluğu'nda onun yeni evini sevdiğinden emin olmak istiyorduk. O yüzden evet. | Open Subtitles | نحن في القنصليّة السوريّة نريد التأكّد أنّه يحبّ بيته الجديد. |
Gözden uzakta, başka kimse yok. Yalnız olduğundan emin olmak istiyor. | Open Subtitles | مكان منعزل، لا أحد آخر به يريد التأكّد أنّه لوحده |
Hayvan Hizmetleri, sahiplerini arıyor, fakat ben sığınağa gitmeyeceğinden emin olmak istedim. | Open Subtitles | خدمات الحيوان تبحث عن المالكين، لكن، أنا فقط أريد التأكّد أنّه لن يذهب إلى ملجأ |
- Bunun onun suçu olmadığını bildiğinden emin olmalısın. | Open Subtitles | عليكِ فقط التأكّد أنّه يعلم أنّ ذلك ليس ذنبه. |
Devam eden bir sıkıntı olmadığından emin olmak istedim. | Open Subtitles | التأكّد أنّه ليس ثمّة أمور عالقة |
Yanlış bir şey yapmadığımdan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد التأكّد أنّه لا يوجد شيء خطأ |