Ajansımın ofisinde bir karışıklık olmuş ama hâlâ televizyondayım ve bu iyi bir teşhir oldu. | Open Subtitles | كان هناك التباس في مكتب وكيلي لكني مازلت على التلفاز وهذا ظهور جيد |
Nasıl hissettiği konusunda karışıklık yok. | Open Subtitles | هناك وتضمينه في أي التباس حول كيف يشعر عني. |
karışıklık olmaması için kendim imzaladım. | Open Subtitles | لقد وقعتَ هذا الطلب بأسمي حتى لا يكون هناك أي التباس بالأمر |
Bu durumların pek çoğunda içerik, karışıklığı ortadan kaldırıyor. | TED | في أغلب الأحوال، فإن السياق هو الذي يبدد أي التباس. |
Geçen haftalar ve aylardan dolayı herhangi bir şüphe ve kafa karışıklığı oluşmaması için bu evliliğin tamamına erdiğini göreceğim. | Open Subtitles | الآن سوف أرى هذا الزواج يكتمل, لئلا يكون هناك أي شك, أي التباس, أسابيع أو أشهر لذلك. |
Bizimle konuşmaya geldiğinizde karışıklık olsun istemedi. | Open Subtitles | لم يُرد أن يكون هناك أي التباس عندما تأتون لمقابلتنا. |
Ama şunu söyleyebilirim ki ülkenin en iyi ekibi şu an olay yerinde ve kısa sürede tüm bu problemler ve karışıklık çözülecek. | Open Subtitles | يمكنني أن أقول إن أفضل فريق في البلد يعمل في المدرسة وسيتم حلّ أي مشكلة أو التباس قريبًا. |
karışıklık için kusura bakmayın ama karar vermek için çok daha kısa bir zaman olur diye düşünüyordum. | Open Subtitles | عجباه. رباه، آسف لأي التباس بالأمر، لكنكنتأتحدثبشأن.. |
- Eminim. Bana Bayan Pace olduğunu söyledi ve can sıkıcı bir karışıklık olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها السيدة "بيس" وقالت أنه حدث التباس محرج |
karışıklık için tekrardan özür dilerim. | Open Subtitles | مرة ثانية، أعتذر من أجل التباس الأمر. |
karışıklık oldu deriz. Önemli değil. | Open Subtitles | سنقول أنه قد حصل التباس ليس مشكلة كبيرة |
Sadece bir anlık karışıklık. | Open Subtitles | كانت مجرّد لحظة التباس |
Uluslararası bir karışıklık var. | Open Subtitles | وقع التباس عالمي |
karışıklık için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف بشأن التباس الأمر. |
Kafa karışıklığı olmasın: Evet, kendisi bu yanlış anlaşılma denebilecek şeyin çok içindeydi. | Open Subtitles | إذًا لا يوجد التباس ...نعم، لقد تورط بشكل كبير في هذا الأمر |
Hisarı geçtikten sonra kafa karışıklığı yaşanacağını sanmam. | Open Subtitles | عندما تتخطى الحصن ... لن يكون هناك أي التباس |
Araştırmalarımız sonucu, olay yerinde bir parmak izi bulduk ve olası bir karışıklığı gidermek için senin parmak izine ihtiyacımız var Gayle. | Open Subtitles | حصل تحقيقنا على بصمة من موقع الجريمة ( و نحتاج إلى بصماتك ( غالي لتجنب أي التباس |
karışıklığı gidermek için kendimi tanıtacağım. | Open Subtitles | سأوضح الأمر لإزالة أي التباس |