Gerçi kokain çektiğim zamanlarda işemek ve seks çoğu zaman aynı şey oluyordu. | Open Subtitles | وعندما أدخن بالأنبوب أجد في العديد من المرات أن التبول والجنس نفس الشئ |
Elbise ile pisuvara işemek o kadar da zor değil. | Open Subtitles | أوه، التبول بالثوب في المبولة في الواقع ليس بالأمر الصعب |
Bu gece bende parti var, çocuklar. Siktir. İşemem lazım. | Open Subtitles | الحفلة في بيتي اليوم يا رفاق تباً ، أريد التبول |
Yani duşda çiş yaptığım için kovulmama izin mi vereceksin? | Open Subtitles | ستتركيني اُطرد إذاً بتهمة التبول في الدش؟ |
Ve tıpkı işeme esnasında olduğu gibi onun için tutuştum sonrasında bir tecrübem oldu. | Open Subtitles | واحترقت شوقاً لها تقريباً مشابه للحرقان أثناء التبول الذي كنت سأعاني منه لاحقاً. |
Evet, tuvalete gitmen gerekirse, fermuarını açmana bile yardım eder. | Open Subtitles | نعم إذا كنت تريد التبول سيساعدُك حتى على العثور على سحابك |
Su molası, yemek molası yoktu ve aşırı su kaybı işemeyi oldukça acıverici yapıyordu. | TED | لم يكن هناك فترات راحة للأكل، ولا لشرب الماء، و الجفاف الشديد جعل من التبول أمرا غير منطقي جداً. |
Her Çişin geldiğinde işemek için izin isteme. Sadece git. | Open Subtitles | لا تسألنى كل مرة تريد فيها التبول فقط أذهب |
Hadi, Stewie. Bir delikanlı gibi tuvalete işemek istemez misin? | Open Subtitles | هيا ستيوي الا تريد التبول في الحمام مثل رجل كبير ؟ |
Yani dışarda işemek her şeyi yemek ve her şeyi koklamak. | Open Subtitles | ،أتفهمين؟ أعني التبول في الشارع أكل كل شيء وأي شيء وشَمُّ رائحة كل شيء |
Çok fena işemem lazım aslında, nereye çekersen bana uyar. | Open Subtitles | في الحقيقة, عليّ التبول بشدة, لذا متى ما أستطعت توقف |
Olmaz! Üstünde büyükannemin resmi olan bir kaba işemem! | Open Subtitles | لا، لا يمكنني التبول في كوب عليه صورة جدتي |
Gece iyi uyuyamamış. Çık şu banyodan! İşemem gerek! | Open Subtitles | أيفي تريد بعضاً فهي لم تنام بشكل جيد. اخرج من الحمام احتاج إلى التبول |
Demem şu ki nâhoş olabilir. Bir sürü orta yaşlı adam her 20 dakikada bir çiş yapmak için motorlarını kenara çekmek zorunda kalabilir. Benim yaşımdaki mi? | Open Subtitles | أقصد الذهاب في الرحله والتوقف كثيراً من أجل التبول |
Şunlardan birini bana ver, eğer çiş kavanozunu kullanacaksan. | Open Subtitles | أعطني أشارة لو أردت ان تستخدم إناء التبول |
Bunu farkettin mi bilmiyorum ,ama... su hakkındaki bu kadar konuşma bende işeme isteği uyandırdı. | Open Subtitles | كل هذا الحديث عن الماء يجعلني أود التبول |
Korkudan donuna işeme ihtimali dışında, evet. | Open Subtitles | حسناً ، عدا التبول خوفاً في سروالي ، نعم |
Tanrım, yine mi Brian? Neden halıya işemeyi kesemiyorsun? | Open Subtitles | يا الهي ، مرة أخرى لماذا لا اتوقف عن التبول على السجادة ؟ |
Mızrakla balık tutmaya ve ormanda işemeye son. | Open Subtitles | لا صيد للسمك بالرماح أو التبول في الغابات |
Belki de Çişin yoktur. Sana biraz bira vermeliyim. Şar şar işersin. | Open Subtitles | لا يجب عليك التبول ، ساعطيك قليلا من البيرة لتساعدك على التبول |
Bu seninle yaptığım ilk sidik lekeli rodeo değil. | Open Subtitles | ليست تلك المرة الأولى التي أرَ بقعة التبول عليك |
İşerken uydurdum onu. | Open Subtitles | لقد إختلقت ذلك فقط في وسط التبول |
Su içme düşüncesi, çişimi getirdi. | Open Subtitles | التفكير في مياه الشرب يجعلني أرغب في التبول |
tuvalet ihtiyacını giderme kisvesi altında sana bir anda saldırdı. | Open Subtitles | انقض عليك فجأة بذريعة رغبته الملحة في التبول |
Eğer karışıma ağrıyı da ekleyecek olursak sık idrara çıkma böbrek sorunu olabilir. | Open Subtitles | إذا أضفت الألم إلي البقية، الحمي و التبول المستمر قد يعني مرض بالكلي |
- Şu yepyeni arabanın üstüne işemen bile senin ne kadar duyarsız olduğunu gösterir. Biliyormusun... | Open Subtitles | هذا نموذج لعدم شعورك مثل التبول على هذه السيارة |
Raphael Poulin başkasının yanında işemekten hoşlanmaz, ayrıca sandaletlerine garip garip bakılmasından hoşlanmaz. | Open Subtitles | يكره رافائيل بولا التبول بجانب شخص آخر كما يكره أيضا الغمزات الحقيرة التي تدور حول صندله |