Beni de bu işin dışında bırak. Seninle tartışmak istemiyorum. | Open Subtitles | إذاً، دعوني أخرج أنا أيضاً إنني لا أريد التجادل معكِ |
Annemle tartışmak sana hiçbir şey kazandırmaz. | Open Subtitles | التجادل مع والدتي لن يُوصِلكِ إلى أي نتيجة |
Bu konuyu, bir cinayeti sadece diş ve büyüteçle kullanarak çözebilen bir kadınla tartışmak istemem. | Open Subtitles | حسنا , انا لست بصدد التجادل مع امرأة التي يمكنها حل جريمه قتل باستخدام الاسنان والعدسه المكبره فقط |
Bu arada, Amerikalılar tartışmaya devam ediyor. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، يُواصل الأمريكيّان التجادل. |
Burada tartışmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول التجادل معاً |
Ama kadın tartışmaya devam etti, daha fazla para istedi, sonra onu Anchorage'da arabadan indirdim. | Open Subtitles | و أستمرت في التجادل معي من أجل رفع السعر، و أستمرت هكذا كي ترفع السعر. أخذتها إلى (أنكورج). |
Ve yanıldığında, acaba biz mi yanlış yorumladık, ve o yanılmadığı hakkında tartışmak için çok ihtiyatlı biri mi diye çok sık düşünürüm. | Open Subtitles | وعندما يكون مخطئا، أتسائل عادة إذا أخطئنا في فهم ما يقوله، كما أنه حذر جدا في التجادل من جهة أخرى. |
Doğum gününde seninle tartışmak istemiyorum fakat bilmeni isterim ki; | Open Subtitles | لا أريد التجادل معك في يوم ميلادك ...أمي |
"Güneş insanlarla karşılaştığında" diye başlayan bir cümle ile tartışmak pek kolay değil. | Open Subtitles | من الصعب التجادل مع جملة تبدأ ب "عندما تُقابل الشمس الأشخاص" |
tartışmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد التجادل معك |
Dinleyin, sadece her odanın bir kişiyi gömmesini istiyorum, tartışmak istemiyorum. | Open Subtitles | إستمعوا... لا أريد التجادل في هذا أنا فقط أريد دفن هؤلاء الناس ومن العدل أن كل عنبر يتولى أمر جثه وبذلك سينتهي العمل بسرعه، حسناً؟ |
Seninle tartışmak istemiyorum Stephen. | Open Subtitles | لا أود التجادل معك يا (ستيفن) |