İnsanlar bilgilenmeye başladı ve bilgilendiklerinde feodal toplumun kurumları durma, donma, yıkılma noktasına geldi. | TED | بدأ الناس يتعلمون، وعندما تعلموا بدأت مؤسسات المجتمع الإقطاعي بالتوقف أو التجمد أو الفشل. |
Şu anda gördüğünüz gibi, lazeri açtığımız anda fare birden donma moduna geçiverdi. | TED | لكن بنفس اللحظة التي شغلنا فيها الليزر، كما ترون الآن، فجأة دخل الفأر وضعية التجمد هذه. |
Bu, buzun donmaya başlaması. Onlarin yaptıkları kar perdesi. | TED | هذا هو الجليد عندما بدأ في التجمد. السياج الجليدى الذي بنوه. |
Kış geldiğinde, sıcaklık düştü Dondurucu bir hal aldı ve orada kalmaya devam etti. | TED | وعندما حلّ الشتاء، إنخفضت درجات الحرارة تحت التجمد. وبقت على حالها. |
Soğuktan donmak üzere değil misin sen? | Open Subtitles | نعم, حسنًا الست على وشك التجمد حتى الموت؟ |
- Sakın ona bağırma! donarak ölmekten kurtulmak için böyle yapıyordu. | Open Subtitles | لا تصرخ عليها فقد كانت تفعل ما بوسعها لتنجو من التجمد |
İşe yarar son güneş ışınları da ağacın gövdesini Soğuktan koruyacak şekerimsi bir antifriz yapımına yönlendirilir. | Open Subtitles | آخر إشعاع لضوء الشمس يتم تحويله لصنع عصارة سكّريّة ضد التجمد والتي ستحمي جسم الشجرة |
20 ila 30 yıl sonra, beton büzülmesi, aşırı donma ve çözülme gibi doğal işlemler ve ağır yükler çatlamayı tetikleyebilir. | TED | بعد 20 إلى 30 سنة، العمليات الطبيعية كإنكماش الخرسانة، التجمد والذوبان المفرط، والأحمال الثقيلة قد تثير التشقق. |
Evren gittikçe karanlık ve soğuk olacak, Büyük soğuk veya Evrenin Isı Ölümü olarak da bilinen bir donma haline geçecektir. | TED | سيصبح الكون أكثر ظلامًا وبرودةً، ويقترب من حالة التجمد أو كما تُعرف بالتجمد الكبير، أو الموت الحراري للكون. |
Ama bu bakteriyi eşsiz kılan donma altında DNA onarımı yapması. | TED | و لكن المميز في هذا الأمر هو أنها تقوم بإصلاح الحمض النووي تحت درجة التجمد |
Bu loş Güneş'in zayıf ışığıyla güneşlenen Dünya donma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. | Open Subtitles | بشمسٍ أقل حرارة صارت أشعة الشمس على الكوكب أضعف، كان كوكب الأرض يتعرض فعلاً لخطر التجمد. |
Artık sonbahar geldi ve deniz bir kere daha donmaya başladı. | Open Subtitles | انه فصل الخريف الآن ويبدأ البحر في التجمد مرة أخرى |
Dondurucu soğuğun solucanları öldürebileceğini biliyordun. | Open Subtitles | أنت عرفتي ان البرودة حتى التجمد ستقتل الديدان |
İnsanlar neden zamanlarını buzullara tırmanmak ve donmak için harcarlar ki? | Open Subtitles | لماذا يضيع أحدهم وقته في التجمد و تسلق كتلة جليدية؟ |
Sanırım bir cadı olarak yakılmak donarak ölmekten daha iyidir. | Open Subtitles | أعتقد بأن الموت حرقاً كساحره أفضل من التجمد حتى الموت |
Anlaşılan, karısı yulaf ezmesine antifriz koyuyormuş. | Open Subtitles | اتضح ان زوجته كانت تضع له مضاد التجمد في وجبة الشوفان |
Soğuklara alışkın olan bir tonluk ölüm makinesinin Soğuktan ölmesi iyiye işaret değil, öyle mi? | Open Subtitles | أتعتقد بأنها إشاره غير جيده ذلك آله قتل وزنها واحد طن ـ ـ ـ بنيت لدرجات التجمد لم تستطع البقاء هنا؟ |
Vücut aniden dondurulduysa, hücreler buz kristalleri gibi parçalanmış olabilir. | Open Subtitles | الخلايا يمكن أن تكون قد انفجرت بسبب التجمد اذا جمد الجسم بشكل سريع |
Rehber o kadar kötü ki yanımıza gelmektense donmayı mı tercih ediyorlar? | Open Subtitles | دليل الهاتف سيء للغاية لدرجة أنهن يفضلن التجمد على أن يكن بقربنا؟ |
Bu ırmağın donmasını önleyen yer altı güçleri başkalarına büyük konfor getiriyor. | Open Subtitles | القوى الدفينة ذاتها التي تمنع النهر من التجمد تجلب رخاءً سخياً لآخرين. |
Eli donup kopacak olan sen değildin ama. | Open Subtitles | أجل ولكن لست الشخص الذي كان يخسر يده من التجمد |
Bir önerin mi var Raven? Yoksa, donmadan önce bizi sıkıntıdan öldürmeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل تشعر بالملل , ام تريد افزاعنا قبل ان نموت من التجمد ؟ |
Donmamak için hareket etmek zorundalar. | Open Subtitles | إنهم يتدربون ليحموا أنفسهم من التجمد |
Şu an için gözlemlerimiz Büyük Buzlanma'ya doğru ilerlediğimizi gösteriyor. | TED | تُشير مراقبتنا للكون حتى الآن أننا نتجه نحو التجمد الكبير. |