Dantel kenarlı iç çamaşırlarının arasına şapka kutularının içindeki sahte tabanlara son moda, kenarları özel dikim, bir kere giyilen ve bir daha giyilmeyen Paris elbiseleri. | Open Subtitles | خبأتها بين ملابسها التحتية تخفيها داخل صناديق القبعات خُيطت داخل فساتينها من أحدث الموديلات العالمية |
İç giyimleri alabilirsin. Sıcak tutar. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ السروايل التحتية فإنها تدفي |
Ve birçok altyapı şeyleri var ve genel insan kaynakları orada. | TED | و هناك العديد من عوامل البنية التحتية و الموارد البشرية العامة. |
altyapı müzeleri, tiyatrolar, sinemaların sayısı azalıyor. Daha çok televizyon | TED | البنيات التحتية للمتحاف والمسارح السينمات عبر البلاد تختفي. لدينا محطات |
Kapasite: Burada 10,000 kat fazla spektrum var, alt yapıda hali hazırda kurulmuş 10,000 kat fazla LED var. | TED | السعة: لدينا 10,000 مرة طيف اكثر 10,000 مرة ثنائيات اكثر مثبتة بالفعل في البنية التحتية |
Poughkeepsie'de, benim şehrimde bile, eski endüstriyel altyapıyı yeniden düşündük. | TED | وحتى في بيكيبسي، رأس مولدي، تفكّرنا بالبنية التحتية الصناعية القديمة. |
Çünkü tabiat ananın ancak bu kadar ekolojik altyapısı ve doğal sermayasi var, ötesi yok. | TED | لان الطبيعة الام لديها فقط ذلك القدر في البنية التحتية الايكولوجية وذلك القدر من راس المال الطبيعي |
İç çamaşırı almak için Cincinnati'ye gitmene gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تعد إلى سنسنيتي لشراء السراويل التحتية من ك. مارت |
Oh, demek bundanmış. Sorun iç çamaşırının altında saklı o zaman. | Open Subtitles | إذاً هكذا الأمر، مشكلة تتعلق بالملابس التحتية |
Herkesi kafamda iç çamaşırlarıyla resmettim... yargıç, jüri, avukatım-- herkesi. | Open Subtitles | تصوّرت الجميع وهم يرتدون ملابسهم التحتية القاضي، هيئة المحلفين، محاميّ، الجميع |
43.cü caddede ki bir erkekler tuvaletinde iç çamaşırımla dikiliyorum. | Open Subtitles | أقف في حمّام الرجال بشارع 43 بملابسي التحتية. |
Eminim torunlarının, sıcak suda yıkanıp, temiz ve kuru iç çamaşırı giydiklerini bilse gurur duyardı. | Open Subtitles | بالتأكيد كانت ستفتخر بأن أحفادها يتمتعون بمياه ساخنة، والكثير من الملابس التحتية الجافة والدافئة. |
CIP güvenlik duvarı bu ülkedeki bütün büyük altyapı sistemlerini koruyor. | Open Subtitles | جدار معالج ربط القنوات يحمي كل نظام رئيسي للبنية التحتية للبلاد |
İletişim, altyapı ve teknoloji devi milyar dolarlık bir şirket. | Open Subtitles | شركة بمليارات الدولارات ولديها تدخلات بالإتصالات والبنية التحتية , والتقنيات |
Böyle beter bir salgına bile dayanacak şekilde inşa edilmiş bir altyapı var. | Open Subtitles | البنية التحتية التى شُيدت للسيطرة على الاوبئة حتى فى مواجهة وباء بهذا الحجم |
Son olarak, görebileceğiniz üzere alt yapı çok güçlü değil. | TED | وأخيرا، أعتقد أنكم تلاحظون أن البنية التحتية ليست صلبة. |
Çin sadece hava kirliliği değil ayrıca yardım, alt yapı ve teknoloji de ihraç ediyor. | TED | والصين لا تصدّر تلوث الهواء فقط، ولكنها تصدّر أيضًا المساعدات والبنية التحتية والتكنولوجيا إلى الخارج. |
İşin acı kısmı şu ki biz, gözetlemeye dayalı bu otoriter altyapıyı yalnızca insanların reklamlara tıklaması için geliştiriyoruz. | TED | وهنا تكمن المأساة: نحن نبني هذه البنية التحتية من المراقبة الاستبدادية فقط لنحمل الناس على أن يضغطوا على الإعلانات. |
Kesinlikle. Örneğin bunlar enerji sektörü altyapısı, yollar, köprüler, limanlar. | TED | من الممكن أن تكون في مجال البنية التحتية لإنتاج الطاقة، أو بناء الطرق، أو الجسور، أو الموانئ. |
Buna ek olarak farklı bir altyapıya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. | TED | إضافةً لذلك، أرى أننا نحتاج لنوع آخر من البنية التحتية. |
Günümüzün Hong Kong'unda, uzun gökdelenler ve yeraltı altyapıları, ağaçların büyümesini güçleştiriyor. | TED | في هونغ كونغ الحديثة، ناطحات السحاب والبنية التحتية تحت الأرض جعلت من نمو الأشجار أمراً صعباً. |