Prenses Hazretleri, mumyalama sürecinin bu aşaması sizin için hoş olmayabilir. | Open Subtitles | سمو الأميرة، هذه المرحلة من عملية التحنيط قد تسبب لك الأسى. |
Hafif çürükler belki ölüm anında kanıt değildir ama ceset benden alındıktan sonra mumyalama aşamasında vurgulanmış olabilir. | Open Subtitles | الكدمة الشديدة لا تكون دليلاً في زمن الوفاة لكن قد تبرز عند عملية التحنيط |
Ama mumyalama dikişini incelerken şahdamarının çürümediğini fark ettim. | Open Subtitles | ولقد فاتتني وبينما كنت أعاين شق التحنيط في الجسم |
tahnit sırasında gerekli işlemler yapılmış olsa da devam eden çürüme ve su kaybı nedeniyle tekrar kontrol etmeli ve düzeltmelisiniz. | Open Subtitles | بالرغم من ترميم الملامح ،خلال عملية التحنيط إلا أنّ عليكم إعادة التقييم والترتيب نظراً للإشتداد المتواصل للهزال والجفاف |
Cesedi evden alma konusunda harikaydı tahnit odasında tam bir sanatçıydı bu işte ondan daha iyisi bulunmazdı. | Open Subtitles | كان عمله مُتقناً في نقل الموتى وفناناً في غرفة التحنيط لا يضاهيه نظير في الإهتمام بالشعر |
mumyalama ailelerin işini kolaylaştırırken benimkini zorlaştırıyor. | Open Subtitles | التحنيط يساعد العائلة لكن هذا لا يساعدني |
O çömlekler mumyalama işlemi için gerekli parçaları içeriyor Sodyum karbonat ve bez bandajlar. | Open Subtitles | تحتوي تلك الجِرار على بقايا عملية التحنيط كربونات الصوديوم والضمادات الكتانية |
Küçük bir kasabadan çıkıp "Teksas güzeli"... olan güzellik kraliçesinin sahnede yere yığıldıktan sonra mumyalama esnasında masada yeniden hayat dönmesi. | Open Subtitles | ملكة جمال مدينة صغيرة عادت إلى الحياة على طاولة التحنيط بعد أن انهارت على المسرح |
mumyalama kimyasalı renk değişikliğini arttırabilir. | Open Subtitles | سائل التحنيط يمكن ان يتسبب فى تغير اللون. |
Randevu gecesi: Evlilik denen cesedin kalbi ve beyni burnundan çıkarıldıktan yıllar sonra bile taze kalmasını sağlayan mumyalama sıvısı. | Open Subtitles | موعد الليلة هو سائل التحنيط الذي يبقي جثة الزواج جديدة بعد اقتلاع القلب والمخ من الأنف |
Aylar sonra Birleşik Devletler'e geldiğinde mumyalama işlemi tamamlanmıştı. | Open Subtitles | وبحلول الوقت الذي وصلت فيه للولايات بعد شهرٍ، كانت عمليّة التحنيط قد اكتملت. |
mumyalama sıvısı kokusunu saymazsak, çok eğlenceli biridir. | Open Subtitles | سائل التحنيط ، هو في الحقيقةِ يصير مُمتعاً ربما ، في وقتٍ آخر |
Eski zamanlarda Mısırlıların mumyaladıkları zamanlarda cesedin burnuna bir mumyalama kancası sokup burun boşluğundan kafatasına sokarlarmış beyni karıştırarak bir çorba haline getirip burun deliklerinden dışarı çıkartırlarmış. | Open Subtitles | بالعودة إلى الماضي الجميل، خلال عملية التحنيط، المصريين، كانوا يدفعوا بصنارة التحنيط |
Batı yakasındaki en iyi tahnit sanatçılarından biridir kendisi. | Open Subtitles | إنه واحد من أفضل فناني التحنيط في الساحل الغربي |
tahnit işlemi göz ardı edilemeyecek başka bir alandır. | Open Subtitles | عملية التحنيط هو مجال آخر لا يمكن أن تمر مرور الكرام . |
tahnit ve beyin çıkarımı bodrumda yapılıyor. | Open Subtitles | التحنيط و إزالة الدماغ في القبو |
- Aynen, hayvan doldurma çelişkili tavuk kanatları ve çift değerlendirme. | Open Subtitles | بالضبط كاملاً مع التحنيط أجنحة الدجاج مشكوك فيها، ومقالة خمسة شوكة مزدوجة |
Mumyalaşma durumunu göz önüne alırsam beş ila yedi aydır burada olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | حالة التحنيط تدل على.. أنه بقي هنا لما يقارب الخمسة إلى سبعة أشهر. |
Tahnitçilik, nesli tükenen hayvanların nesli tükenen sanatıdır. | Open Subtitles | التحنيط فن متلاشٍ مع الكائنات التي تنقرض |
Uygarlığın beşiği. Mısırlılar mumyayı ve tuvalet kağıdını icat ettiler. | Open Subtitles | مهد الحضارة , لقد إخترعوا التحنيط وورق المرحاض |
Kendiliğinden mumyalanma doğada bilinemedik bir şey değil. Ama bu... | Open Subtitles | التحنيط التلقائي ليس بالشيء الشاذ في الطبيعة ولكن هذا... |
İki madde de genellikle mumyalamak için kullanılıyor. | Open Subtitles | كلتا المادتين كانتا تستخدم عادة في التحنيط. |