dönüşüm ve toprağa karışım iki önemli önceliğimiz. | TED | إن إعادة التدوير والتحويل إلى سماد على رأس الأولويات. |
Yani bu yapı aslında, geri dönüşüm ünitesinden çıkan ve tekrar filtreden geçmek için sazlığa giden suyu kutlamak amaçlı istendi. | TED | فهذا المبنى حقيقة يحتفل بالمياة فور خروجها من حقل إعادة التدوير ودخولها في مجموعة القصب بحيث يتم ترشيحها للمرة الأخيرة |
Şöyle ki, her gün tüm dünyadaki geri dönüşüm tesislerimizde insanların ürettiği yaklaşık 450.000 tonluk atığı elden geçiriyoruz. | TED | لأنه في كل يوم في محطات التدوير لدينا في جميع أنحاء العالم نتعامل مع نحو مليون رطل من الأشياء التي تخلص منها الناس |
Circumlocution Ofisi herhangi hiçbir beyefendinin üstlenmesinden sorumlu değildir, efendim. | Open Subtitles | مكتب التدوير غير مسؤول عن إفتراضات أي رجل ، سيدي. |
Aynı süreç geri dönüşüme karşı çöp sahaları, yenileyici tarıma karşı endüstriyel tarım, ormanlarımızı korumaya karşı yok etmeyi kıyaslamak için de kullanıldı. | TED | وتُستخدم نفس العملية لمقارنة إعادة التدوير مقابل الطمر، والزراعة المتجددة مقابل الصناعية، وحماية الغابات مقابل قطعها. |
Geri dönüşüm tesislerinde, ömrünü tamamlamış şeyler arasından ayırabildiklerimizin çoğu metaldir. | TED | وغالبية المستخلص من أشياءنا منتهية الصلاحية تلك التي تصل إلى مرحلة إعادة التدوير هي المعادن |
Bu tekniklerin hiçbirisi önemli diyebilecegimiz bir miktarda geri dönüşüm sağlayamamaktadır. | TED | ولا ينتج عن أي تقنية من هذه التقنيات أي قدر من إعادة التدوير بأي طريقة تذكر |
Çevresel sürekliliğe önem vermeye başladığımızda daha çok insan geri dönüşüm yapmaya başladı. | TED | و عندما بدأنا تقييم الإستدامة، بدأ المزيد من الناس بإعادة التدوير. |
Geri dönüşüm şirketlerinin bile incelememize ihtiyacı vardır. | TED | ومع ذلك، فحتى شركات إعادة التدوير تحتاج مراقبتنا. |
CA: Plastik geri dönüşüm işine girmek senin için bir bahane değil. | TED | ك.أ: إن هذا ليس مبررًا للدخول في أعمال إعاة التدوير. |
fakat plastik konusunda geri dönüşüm altyapısına ihtiyaç var ve buna sahip değiliz. | TED | ولكن محايدة البلاستيك تستثمر في البنية التحتية لإعادة التدوير حيث لا توجد. |
Son olarak, ve muhtemelen en önemlisi, benim doğanın geri dönüşüm sistemi olarak adlandırdığım şeye uygun maddeler yaratıyor olmamız lazım. | TED | وأخيرا، وأعتقد ربما الأهم من ذلك ، ينبغي أن نصنع موادا تنسجم مع ما أسميه نظام إعادة التدوير في الطبيعة. |
Bu geri dönüşüm sistemi son bir milyar yıldır yer etmiş. | TED | نظام إعادة التدوير هذا موجود منذ بلايين السنين. |
Çünkü doğada, mantarlar geri dönüşüm sistemidir. | TED | لأنه في الطبيعة ، يمثّل الفطر نظام إعادة التدوير. |
Demek istediğim iş, geri dönüşüm ve enerji tasarrufunda bazı büyük sorunları görmeye başlıyoruz. | TED | أعني أننا بدأنا نرى بعض المشكلات الكبيرة المتعلقة بأمور مثل قطاع الأعمال, إعادة التدوير و توفير الطاقة. |
Circumlocution Ofisi bu kişiye karşı bir takım kamu davası açılmasını önermiş olabilir. | Open Subtitles | قد يكون مكتب التدوير قد أصدر توصيات بأن بعض الإدعاءات ضد هذا الشخص يمكن إلغاءها. |
Ben, şey... sana Circumlocution Office'te bir yer bulmayı deneyebilirim. | Open Subtitles | أنا ، آآ .. قد أستطيع إيجاد وظيفه لك في مكتب التدوير. |
Bu kutuyu geri dönüşüme atmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن استعمل سلة إعادة التدوير من أجل علبة الألمنيوم هذه |
Geçitteyim. Çevirmeye başlıyorum. | Open Subtitles | أنا عند البوابة,سأبدأ في التدوير |
Kalanlar ise, daha çok geleneksel geri dönüşümü andıran ve işlemin ilk aşamasının yapıldığı bölüme alınır. | TED | وبعد ذلك يدخل البلاستيك في أول جزء من عمليتنا والتي تشبه عملية إعادة التدوير التقليدية |
Dünya henüz Döndürme kollarıyla idare edilen, atla çekilen bir yer. | Open Subtitles | إنهُ عالم أذرع التدوير اليدويةِ و العربات التي تجرها الخيول. |
Ben de ona, geri dönüşümle bir kaç dolar kazanabilsin diye o magnezyum kırıntılarını verdim. Megnezyum mu? | Open Subtitles | لهذا أعطيته نفايات المغنيسيوم ليحصل على بعض المال الاضافي من إعادة التدوير |
geri dönüşümün büyük bir destekçisiyim, Gibbs, ama Taliban'ın yapış şeklinden nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنا من أشد مؤيدى اعاده التدوير جيبز ولكنى أكره كيف تقوم به طالبان |
Ayrıca kısma, yeniden kullanma ve geri dönüştürme önemli olsa da sadece bunları yapmanın, bu problemi çözmek için yeterli olmadığını vurguladığını düşünüyorum. | TED | وأعتقد أنها تُبرز أنه في حين أن التقليل وإعادة الاستخدام وإعادة التدوير مهمين، إلا أنها لن تكون كافية وحدها لحل هذه المشكلة. |