"التدين" - Translation from Arabic to Turkish

    • dindar
        
    • Din
        
    • dini
        
    • dindarlık
        
    Bu dindar insanları o kadar tutucu yapan nedir? Open Subtitles ما هو بهذه التدين تلك الطرازاتِ متوتّر جداً؟
    Çoğu kişi senin çok yaşlı bir adamla çıktığını düşünüyordu. Ya da dindar biriyle. Open Subtitles الكثير من الشباب ظنُّوا بأنكِ تواعدين شاباً كبيراً , أو أنكِ كنتِ شديدة التدين
    Umarım buradaki kimse aşırı dindar değildir. Open Subtitles إذن انا اعرف آمل أن لا أحد هنا شديد التدين
    Sonra, Din var. İnan bana, Din bunları sarhoş etmiş. Open Subtitles ثم جاء التدين , أننى أخبرك بأنهم يتناولوا الخمر من آجل التدين
    Eskiden buralarda Din duygusu çok kuvvetliydi ve insanlar çanlara saygı gösterirlerdi. Open Subtitles في الماضي كان هناك الكثير من التدين و كان من عادة الناس احترام الأجراس
    2009'da 114 ülkede gerçekleşen bir Gallup anketi, dini inancın dünyanın en fakir ülkelerinde en yüksek seviyede olduğunu açıkladı. TED في عام 2009، أظهر استطلاع لمركز غالوب في 114 دولة أن التدين كان الأعلى بين أمم العالم الأكثر فقرًا.
    Croatia gibi savaş sonrası uç noktada ulusalcılık ve dindarlık ile yaratılan bir çevrede, sosyal olarak toplumdan dışlanmış biri olarak görülmek katlanılmaz bir şey. TED في المجتمعات التي نتجت بعد صراعات مثل كرواتيا حيث التدين و الوطنية المفرطين قد أنتجوا بيئة لا تحتمل لأي شخص من الممكن إعتباره منبوذ من المجتمع.
    Benim koyu dindar ebeveynlerim bir erkekle dans edeceğim için gayet mutlular. Open Subtitles والداي شديدي التدين سعيدون أنني ذاهب للرقص مع فتى
    "Yani, bir kişi ne kadar zeki veya iyi eğitimliyse, "dindar olması o kadar düşük olasılıklıdır". TED بمعنى، كلما زاد مستوى الذكاء أو التعليم عند الفرد، قل عنده مستوى التدين."
    Çok dindar bir adamdı. TED كان شخصا شديد التدين.
    Bu kadar dindar oldugunu bilmiyordum. Open Subtitles لم اكن اعلم انكي بهذا التدين
    Ancak bu kadar dindar olabiliyorum. Open Subtitles هذه أقصى حالات التدين لدي
    Yine de Owen, koyu dindar bir adamdı. Open Subtitles إلا أنه كان شديد التدين. ‏
    Senin gibi ben de bir keresinde inandım kendi kibrimi Tanrı'nın müdahalesi sandım. Hissettiğin Din değil, evlat. Open Subtitles لقد وقفت مرةً في موضعك هذا مخطئ بغطرسة مني بلمسة الخالق , هذا ليس التدين
    Zaten öyle değil. Siyaset tamamiyle Din'den farklı bir olay. Open Subtitles السياسية مختلفة تماما عن التدين
    Din, havalı da olabilir. Open Subtitles التدين يمكن أن يكون رائعا
    Din ile asla aram olmamıştır. Open Subtitles فأنا غير معتاد قط على التدين
    Ve Din, kendi geniş takip eden kitlesi ile ... burada Birleşik Devletlerde, insanlar farklı şekilde dindar oluyor olabilirler, bir raporun henüz gösterdiği üzere -- fakat bu insanlar hala dindar olmak istiyorlar. Sadece Batı Avrupa şimdi oldukça oldukça modası geçmiş görünmeye başlayan sekülerizmini hala korumaya devam etmekte. TED والدين بالاتباع الكبير له هنا في الولايات المتحدة-- يبدو الناس متدينين بطريقة مختلفة، كما دل التقرير على ذلك -- ولكنهم لا يزالون يرغبون في التدين. حيث إن أوربا الغربية فقط التي تحتفظت بالعلمانية والتي تبدأ الآن بالظهور وبشكل محبب كقديمة الطراز.
    - Din fazla geldi. Bu yüzden terk ettim. Open Subtitles -الكثير من التدين لهذا غادرت
    Bu ne dini bir giysi ne de bunu söylemek dinle alakalı. TED الآن هذا ليس زي ديني، كما أنها ليست علامة على التدين.
    - Vücudunda bir gram dindarlık yok. Open Subtitles لا يوجد بداخلكِ ولو القليل من التدين - وما الضرر في ذلك؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more