Bu tablo beni üç sebepten devam etmekten alıkoydu: Birincisi, gülümseyen ağzıyla hüzünlü bakan gözleri arasındaki kopukluk. | TED | أوقفتني هذه اللوحة لثلاث اسباب: أحداها هو عدم الترابط بين فمه المبتسم وعيناه الحزينتان |
Bu deneyler ve uygulamamız ve birlikte çalıştığımız insanlardan öğrendiğimiz şey elle tutulur tecrübeler yaratmak bugün ve yarın arasındaki mesafede köprü olabilir. | TED | تعلّمنا من أجراء مثل هذه التجارب ومن عملنا ومن الناس الذين نحتكّ بهم أن إنشاء تجارب عملية ملموسة سيعزز الترابط بين اليوم والغد. |
Ben de telefonuma baktım ve ortaya çıktı ki dün gece, ben temsilciye röportajın konusunun beslenme ve kanser arasındaki korelasyonla ilgili olacağını söylediğimde, kendisi bu röportajı artık yapamayacağını söyledi. | Open Subtitles | فتناولتُ هاتفي وتبيّن أنه في الليلة الفائتة، بعد أن أخبرتها أنّ المقابلة ستدور حول الترابط بين نمط الغذاء والسرطان، |
Kaynak ve çeviri metinler arasındaki, şans eseri olamayacak karşılıkları bularak, program dillerde birbirine karşılık gelen ifade ve desenleri belirler ve gelecekte kendi çevirilerini buna göre yapar. | TED | بإيجاد الترابط بين المصدر والنص المترجم والذي من غير المرجح أن يحدث عن طريق الصدفة يمكن للبرنامج تحديد العبارات والنماذج المطابقة واستخدامها للترجمة المستقبلية |
Bu bağ insanın masum zamanlarında tanrıyla kurulmuş onurlu bir mülkiyet olup İsa ve kilisesi arasındaki gizemli birleşmeyi bildirir ve bu yüzden ne teşebbüs edilmeli ne de ele alınmalı, tavsiye edilmemiş, hafif veya oyunbaz bir şekilde aksine düşünceli, düzenli, tavsiye edildiği gibi, uygunca ve tanrı korkusuyla olunmalı. | Open Subtitles | للجمع بين هذا الرجل وهذه المرأة بالزواج المقدس، وتلك شراكة شريفة نشأت أثناء براءة البشر يبين لنا الترابط بين المسيحي وكنيسته |
Ailelerimiz arasındaki bağın bir teyidi gerçekten. | Open Subtitles | كعلامة على الترابط بين العائلتين |
Epidemiyolojik çalışmalar, gürültüye maruz kalma ile yüksek derecede yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç riski arasındaki ilişkileri göstermektedir ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen, bu hala büyük bir genel sağlık sorununu oluşturuyor, çünkü gürültü yaygın bir şey ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor. | TED | تظهر الدراسات الوبائية الترابط بين التعرض للضوضاء وزيادة خطر ارتفاع ضغط الدم. النوبات القلبية والسكتة الدماغية، وبالرغم من أن مخاطر الزيادة قليلة نسبيًا، إلا أن ذلك يبقى مشكلة صحية كبيرة وعامة لأن الضجيج منتشر للغاية، والعديد من الناس معرضون لمستويات من الضوضاء ذات الصلة. |
Suç ve ırsiyet arasındaki bağlatının yaşayan bir kanıtısın. | Open Subtitles | ...أنت الدليل الحي على الترابط بين الوراثة الجينية و الجريمة "أي أن العنف يتم توريثه " |
Beynimdeki iş ve Mozart arasındaki ilişkide klişeleşmiş bir sinir yolu var ve yeni elektrokimyasal yol için kendimi zorluyorum. | Open Subtitles | إن الترابط بين العمل و (موزارت) يعتبر ممراً عصبياً مبتذلاً في دماغي، وأقوم بالتركيز على نمط كهروكيميائي جديد للفصل |