Bütün bu olan bitene sebep olduğum için çok üzgünüm. | Open Subtitles | ما زِلتُ آسفَ سوعدتُ على التسبّب هو كُلّ. |
Kurallarına göre oynamayı sevmiyorsun diye bir polisin ölümüne sebep olmanın yarısı kadar bile kötü değil. | Open Subtitles | ليس هذا بنصف سوء التسبّب بمقتل شرطيّ آخر لأنّك لم تشأ تطبيق القوانين |
Madde aktarma cihazını inceledim ve buna sebep olacak bir işaret bulamadım. | Open Subtitles | لقد ألقيتُ نظرة على ناقل المادّة، وليس هناك دلالة أنّ بإمكانه التسبّب بهذا. |
Onu muhtemel bir yüksek ateşten veya antibiyotiğin sebep olabileceği sürekli akıntıdan koruma şansımız vardır. | Open Subtitles | فهناك إحتمالية لدوام أو حتى التسبّب في حمّى شديدة... بثبات المضادات الحيوية... |
Kendi başına değil ama Kylie'nin projesiyle birleştiğinde hidrojen, büyük bir füzyon reaksiyonuna sebep olabilir. | Open Subtitles | - حسنا، ليس لوحده - لكن إختلاطه بمشروع كايلي الهيدروجين يمكنه التسبّب بإنشطار هائل |
Daha fazla acı çekmene sebep olamam. | Open Subtitles | لا أستطيع التسبّب بالألم لك مجدّداً |
Herkesin ölümüne sebep olmanı engellemeye geldim. | Open Subtitles | -جئتُ لأمنعكَ من التسبّب في مقتل الجميع |