Basın seni bir canavara çevirdi çünkü gerçeği önemsemiyorlar. Tek ilgilendikleri eğlence. | Open Subtitles | ،الإعلام يظهرك كالوحش لأنهم لا يهتمون بالحقيقة كل ما يهمهم هو التسلية |
Sırf eğlence olsun diye reset düğmesine basacaktık. Tüm sistemi buharlaştıracaktık. | Open Subtitles | إضغط على زر إعادة التشغل واصهر النظام فقط من أجل التسلية |
eğlence olsun diye onun resmi üzerine saçlarının dökülmesi, yaşlanma ve kilo alma programlarını uygulayıp nasıl göründüğüne baktık. | TED | وقمنا بعرض هذه الصورة لاجل التسلية اذ طبقنا تأثير الصلع، الشيخوخة والوزن بواسطة البرمجيات لمشاهدة كيف سيبدو. |
Tabii. Bununla uğraşırken zamanımızı boşa harcamış olmamızın bir önemi yok. Maksat eğlenmek. | Open Subtitles | من المؤكد أنه حين نفعل ذلك ، نفوز على الرئيس ، لمجرد التسلية |
Çocuklar neredeyse her zaman ciddi olarak başlar, yetişkinlerle kıyaslandığında onları bu kadar eğlenceli yapan da budur. | TED | الأطفال يبدأون حياتهم عادة بجدية مما يجعلهم غاية في التسلية مقارنة بالبالغين. |
Topluluklara değer veren birisi olarak, eğlencenin bizi soyutlamayıp bizi birbirimize bağlayacağı bir dünya için heyecanlıyım. | TED | كشخص يهتم بالمجتمعات، أنا متحمس لعالم حيثما تربطنا التسلية بعضنا بدلا من أن تعزلنا عن بعضنا. |
Bunun popüler eğlence dünyasının suçu olduğunu düşünmüyorum. | TED | الآن، لا أعتقد أن هذا بسبب وسائل التسلية الشعبية. |
Harika değilse eğlence moduna geri dönerek bir sonraki tanışmanız için birkaç yeni hikâye üzerinde çalışırsınız. | TED | وإذا لم يكن كذلك، خذها من باب التسلية وقم بتأليف بعض القصص الجديدة للمواعدة التالية. |
Eğer eğlence de olumlu duyguyu, anlamı, huzuru yükseltmek için dönüştürülebilirse, bu yeterince iyi olacaktır. | TED | لو عالم الترفيه في وسعه التسلية ليزيد العواطف الإيجابية, و السعادة والمعنى ..سيكون ذلك جيدا بشكل كافي. |
On yıl boyunca eğlence içindi -- ve ne için olduğunu bilmiyorduk. | TED | لعقد كامل من الزمن كان لأجل التسلية – لم تكن لدينا فكرة حتى لأجل أي شيء كان. |
İnsanlık tarihi boyunca, eğlence yalnızca çok oyunculuydu. | TED | بالنسبة لمعظم تاريخ الإنسانية، كانت التسلية بكل بساطة متعددة اللاعبين. |
Ne kadar eğlenceli! Köpeğimin dışında, bildiğim tek eğlence. | Open Subtitles | يالك من مسل التسلية الوحيدة لدي بالإضافة إلى كلبي |
Aslında, sadece eğlenmek amacıyla yaptığım şeylerden biri; bu kod ile birşeyler yazabiliriz. | TED | في الحقيقة، أحد الأمور التي قمت بها فقط لغرض التسلية هو أنه بإمكاننا الآن كتابة الأشياء بذلك الترميز. |
Sadece biraz eğlenmek, sahip oldu, bak büyük bir anlaşma nedir? | Open Subtitles | انظر ، كنت أحظى ببعض التسلية فحسب ما المشكلة ؟ |
Sense arkadaşını eğlenmek için öldürüyordun neredeyse. | Open Subtitles | بينم كدتم تقتلونَ صديقتكم على سبيلِ التسلية |
Profesyonel bir şey de olabilir, eğlenceli bir şey de. | TED | يمكن أن يكون الموقف مهنيًا، أو حتى من أجل التسلية فقط. |
Ama bu gece, varoşlarda oturan geberik-gözlü sizler şekil değiştirecek... ..ve saf eğlencenin pırıltılı gözleri olacaksınız! | Open Subtitles | لكن الليلة ، جميعكم ستتحولون من أناس عاديين إلى منبع نقي من التسلية والإبهاج |
Hadi olgun olmaya devam edelim, gidip biraz yetişkin eğlencesi izleyelim. | Open Subtitles | دعنا نستمر في كوننا بالغين ونذهب ونرى بعض التسلية الخاصة بالكبار |
Bu çok çalışan ellerinde gece olduğunda Eğlenmeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | رعاة البقر المثابرون يحتاجون الى بعض التسلية في ليالي السبت |
Tek yapmanız gereken biraz eğlendirmek. | Open Subtitles | كل ما سيكون عليكِ فعله هو أن توفري بعض التسلية |
Suçlu, cinsel suçlu Drew Leland hikaye zamanlarında o dinlenme merkezinde çalışıyor. | Open Subtitles | و المعتدى المحكوم عليه درو ليلاند يدير وقت القصة فى مركز التسلية |
Kullandığımız servisleri düşünün, tüm bağlantıyı tüm eğlenceyi tüm iş ve ticareti. | TED | فكر بكل الخدمات التي نستخدمها كل الاتصالات كل أنواع التسلية و كل أنواع الأعمال و التجارة. |
Varsayıyorum ki, sırf eğlencesine, ...iki suçu da aynı kişi işledi. | Open Subtitles | لنفترض على سبيل التسلية بأنّ الشخص نفسه قد ارتكب كِلا الجريمتين |
- Görüyorsunuz, eğlenmeyi severim ve kızgın bir koca, karısını aramaya gelirse ve kötü bir vaziyet olmasın diye... | Open Subtitles | كما ترون، فأنا أحب التسلية وفي بعض الحالات، فإن زوجًا سيغضب ويأتي للبحث عن زوجته - ولتجنب موقف محرج ... |
Pahalı yatay eğlenceler için seni görmem söylendi. | Open Subtitles | قيل لي أنه يجب أن أراك من أجل التسلية الغالية. |
Sessizliği bozmak maksadıyla birisi, o gece veya ertesi... veya başka bir gece için düzenlenen eğlenceden bahsetmişti. | Open Subtitles | لكسر الصمت, تحدث احدهم من باب التسلية للتحضير للمساء او اليوم التالي او الذي بعده |
KA: Tamam, bu tamamen zevk ile alakalı -- kumarhaneler, oteller ve restoranlar... | TED | كورت أندرسون: حسنا..أعمالك هي للمتعة و التسلية كأندية القمار، الفنادق و المطاعم |
Akşamki eğlenceye kalıyorsun... değil mi, Cordell? | Open Subtitles | هل ستبقى لمشاهدة عرض التسلية هذا المساء أليس كذلك؟ |