| Ben de senin burada oturup içinde eski hayatıma dair sevdiğim her şey olan kataloğun sayfalarına baktığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنكِ تفكرين أنه من الجيد لك أن تجلسي هنا وتتصفحين في فهرس كل الأشياء التي أحبها |
| Benimle konuşmana bile inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لم أستطع التصديق أنكِ كنتِ تتحدثين إليّ |
| Böyle bir yerde büyüdüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يسعني التصديق أنكِ نشأتِ بهذه المنطقة |
| İmzamı böyle taklit ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكنني التصديق أنكِ زورتي توقيعي بهذه الطريقه |
| Saç düzleştiricini bu harfleri yapıştırmak için kullandığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنكِ إستخدمت مُسَرحَ شعركِ لوضع هذه الكلمات على الأقمصة. |
| Bu işi bırakmayı düşündüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنكِ ستنظرين في ترك هذه الوظيفة |
| Burada olduğuna hala inanamıyorum. | Open Subtitles | لا زلت لا أستطيع التصديق أنكِ هنا |
| Bunu hatırladığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنكِ تذكرتي ذلك |
| - Kurtçuktan vazgeçtiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنكِ أعطيتهم الذئب |
| * Ve inanamıyorum farkında olmamana * | Open Subtitles | * ولا أستطيع التصديق أنكِ لا تعرفين * |
| Max, bunu yaptığına inanamıyorum. | Open Subtitles | (ماكس)،لا أستطيع التصديق أنكِ قُمتِ بفعل كل هذا. |