En iyi ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi. dünyadaki herhangi bir hapishanelerde gerçekleşen. | TED | وكانت واحدة من أفضل وأكبر صور العمل التطوعي من أي سجن في العالم. |
Böylece, Avrupa'daki genç Müslümanlarla çalışan çeşitli örgütlerde gönüllü olarak çalışmaya başladım. | TED | بدأت العمل التطوعي لصالح منظمات مختلفة تعمل مع الشباب المسلمين داخل أوروبا. |
A, yoksa siz burada bu işi gönüllü olarak mı yapıyorsunuz? | Open Subtitles | أنا أسف,هل انت موجود من أجل العمل التطوعي,أهذا كل مافي الأمر |
Bu yüzden, eğitimime devam ettim, bana iş vermeyi kabul eden birini buldum ve İyiliksevenlerdeki gönüllü işimden çok keyif aldım | TED | لذا لحقت بتعليمي ووجدت شخصاً تمكنت من اقناعه لإعطائي وظيفة وقد استمتعت بعملي التطوعي في السامريون |
Aynı zamanda, gönüllülük işinde kalacağım, bu beni hepsinin en büyük farkındalığına sürüklüyor. | TED | وأيضًا: لأني سأستمر في العمل التطوعي. والذي قادني-في الحقيقة- إلى هذه الفكرة الرائعة. |
- Sekiz yılını, Barış Gönüllüleri için harcadı. | Open Subtitles | لقد قضى قرابة الثمانية سنوات في برنامج "فيلق السلام" التطوعي |
Buradaki gönüllü yıllarımda, benden birçok görev istendi. | TED | في سنوات عملي التطوعي في السامريون ، طُلب مني أداء العديد من الأدوار |
Şimdi, söylentiye göre, aslında benim gönüllü çalışmam beni ön saflara taşıdı. | TED | الآن، عبارة في الشارع كانت في الواقع أن عملي التطوعي في الواقع هو الذي جعلني في مقدمة الصف |
Olayın tamamen dışında kalıp, gönüllü olarak çalışmak istiyorlar. | TED | يفضلون الانسحاب والانخراط في العمل التطوعي. |
Bu yüzden, Howard Rheingold bununla ilgili çok makale yazdı ve bence daha da yazacak. fakat gönüllü güç birliği fikri inanılmaz bir güç, dikkate değer en büyük güç. | TED | فكما تعلمون، هاورد راينجولد كتب الكثير عن هذا الموضوع و أعتقد أنه يكتب أكثر عنه و لكن هذا المفهوم من التعاون التطوعي هو قوي بدرجة كبيرة و يستحق التفكير به |
Bu teknoloji, veriler ve gönüllü işgücü modelimiz sayesinde, acı çeken tonlarca insana ulaşabiliriz. | TED | بفضل هذه التكنولوجيا والبيانات ونموذج العمل التطوعي لدينا، استطعنا الوصول لكثير من الأشخاص يعانون. |
Benim tanıdığım böyle birisi var, evsizler barınağında gönüllü çalışırken tanışmıştık. | Open Subtitles | ربما أعرف الشخص المناسِب امرأة قابلتُها في العمل التطوعي في ملجَأ للمُشردين |
Düşünsene, görünüşte gönüllü, özelleşmiş bu toplama kampı toplumsal sorumluluk ve özgür iradeye sahip orta sınıfı yok etmeyi başardı. | Open Subtitles | نزيهة و تعمل على القضاء على الشر انها تحاكي العمل التطوعي تزيح عنا مسئوليتنا تجاه المجتمع و يتركنا أحرارا |
Zorunlu danışma, ekstra laboratuar saatleri nakil hastalarıyla gönüllü çalışma. | Open Subtitles | , المشورة الالزامية , ساعات العمل المعملية الاضافية العمل التطوعي مع مرضى الزرع |
Valentino'yu iade etmen, ve de Betty'nin dükkânında on saat gönüllü olarak çalışman sonrasında... | Open Subtitles | وآراك أرجعتي الفستان وعملت عشر ساعات في العمل التطوعي مع بيتي في المحل |
gönüllü çalışmanın bundan daha iyi bir iş olduğunu söylemiyorum ama nihayetinde kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. | Open Subtitles | أنا لا أقول بأنّ العمل التطوعي أفضل من هذا لكنه يشعرني بالتحسّن بنهاية اليوم |
Yetimhanede gönüllü olma seçmesinden geliyordum. | Open Subtitles | كنت عائدة من العمل التطوعي في دار الايتام |
gönüllü çalışmalara her zaman karşı çıkardın. | Open Subtitles | انتِ دائما ماكنت حساسة نحو العمل التطوعي |
Okuldaki gönüllü işler konusunda seninle konuşmamı istedi. | Open Subtitles | . طلب مني أن أتحدث معك بشأن العمل التطوعي في المدرسة |
Bir tane seçme şansımız olsaydı gönüllülük... olurdu. | Open Subtitles | اظن انه متاح لي ان اختار شيء واحد ، .. العمل التطوعي. |
Sonra birlikte Baris Gönüllüleri'ne katilip Libya'ya su kuyulari için gittik. | Open Subtitles | وذهبنا لبرنامج "بيس كور" التطوعي معاً لحفر الآبار في ليبيريا |
Avukatlık ofisi, bugün burada kamu yararı işi olduğunu söyledi.* | Open Subtitles | مكتب المحاماة خاصته قالوا بأنه يقوم بالعمل التطوعي الاحترافي اليوم |