Yıkama yağlamayı bitirdiğimde kimse kitabının boktan mı, dahiyane mi olduğunu ayırt edemeyecek. | Open Subtitles | في خلال هذه الدورة لن يستطع أحد التفريق بين العمل السيء و العبقري |
ölüyle diri yi şu an ayırt edemediğimi, nasıl bildin? | Open Subtitles | كيف علمت أنّي لا أستطيع التفريق بين الأحياء والأموات الآن؟ |
Sizi ayırmaya çalıştığım için kendimi çok kötü hissediyorum. | Open Subtitles | اسمع، أشعر بالسوء بخصوص محاولة التفريق بينكما. |
Yaklaştıkları zaman ise iki aile üyesi arasındaki farkı bile anlayabiliyorlar. | TED | وعندما يقتربون من مصدر الرائحة، فيمكنهم التفريق بين أفراد العائلة الواحدة. |
Tanrım, siyahla beyazı ayırmak senin için bu kadar mı zor? | Open Subtitles | يا رباه, هل هو صعبٌ عليك التفريق بين الأبيض و الأسود ؟ |
Yani bu böcek ısırıkları arasındaki farkları ayırt edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | إذن أنت حقاً تستطيع التفريق بين لدغات الحشرات هذه ؟ |
Yani bu böcek ısırıkları arasındaki farkları ayırt edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | إذن أنت حقاً تستطيع التفريق بين لدغات الحشرات هذه ؟ |
Ben daha hangisi rakam, hangisi yazı onu bile ayırt edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التفريق أيّ من هذه الرموز هي الأحرف أو الأرقام. |
Birbirine aşırı derecede benzeyen, aşırı derecede küçük iki molekülü ayırt etmeye çalıştığınızı düşünün. | TED | تصوروا محاولة التفريق بين جزيئين، متشابهين وصغيرين للغاية. |
Fakat, etik karar verme veya karakter inşa etme, veya yanlıştan doğruyu ayırt etme üzerine tartışmalar nerede? | TED | ولكن أين هي النقاشات حول اتخاذ القرارات الأخلاقية الصائبة، أو بناء الشخصية، أو كيفية التفريق بين الصح والخطأ؟ |
Örneğin, bilim adamları, şarkılarıyla dünyada nadir olan mavi balina popülasyonlarını dünya genelinde ayırt edebiliyorlar. | TED | على سبيل المثال، استطاع العلماء التفريق بين تجمعات الحوت الأزرق المحير في جميع أنحاء العالم على أساس أغانيها. |
Diğerleri bizi ayırmaya çalıştığı zaman bu durum bizi bir araya getirdi. | Open Subtitles | عندما يحاول الآخرون التفريق بيننا فذلك يجعلنا نتحد أكثر |
Herkesi ayırmaya çalıştığına göre çok endişeleniyor olmalısın. | Open Subtitles | إنك حتمًا قلق جدًا طالما تحاول التفريق بين الجميع. |
Sanırım bazı insanlar birbirleri için yaratılmışlar, ve hiçbir zorluk onları ayırmaya yetmiyor. | Open Subtitles | "أعتقد أنّ بعض الناس قد خلقوا لبعضهم" "وما من ساعة شدّة يمكنها التفريق بينهم" |
Sen ve Phil Constantino arasındaki farkı görüp göremediğimi sormuştun. | Open Subtitles | لقد سألتنى إذا كنت لا استطيع التفريق بينك وبين كونستنتينو |
Evet, evet. Neredeyse aynılar. Bir avcı aralarındaki farkı anlayamaz. | Open Subtitles | أجل، أجل، يكادوا يكونوا متطابقين، الضواري لا يمكنهم التفريق بينهم. |
Bazen suçluları polisten ayırmak zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب التفريق بين المُجرمين وعناصر الشُرطة أحياناً. |
Diplomatik bir seviyeden konuşmak ile politik seviyeden konuşmak arasında bir ayrım yapıyoruz. | TED | يمكننا التفريق بين الحديث على المستوى الدبلوماسي, والحديث من المستوى السياسي |
Balık bıçağıyla et bıçağını ve balık kaşığıyla et kaşığını birbirinden ayırmayı öğrenmeniz gerekir. | Open Subtitles | إن عليك تعلم كيفية التفريق بين سكين اللحم وسكين الاسماك وشوكة السمك و شوكة اللحوم |
Ayrıca gerçek şu ki bizi kimse ayıramaz. | Open Subtitles | بالإضافة الحقيقة، لا أحد يستطيع التفريق بيننا |
Sapla samanı ayıramıyorum oysa. | Open Subtitles | لا أستطيع التفريق بين كل هذه السجلات اللعينة |