"التقاليد" - Translation from Arabic to Turkish

    • gelenek
        
    • gelenekler
        
    • geleneklere
        
    • geleneksel
        
    • gelenekleri
        
    • gelenektir
        
    • geleneklerin
        
    • geleneğin
        
    • geleneklerden
        
    • geleneklerine
        
    • geleneklerimiz
        
    • geleneklerini
        
    • geleneğini
        
    • geleneğe
        
    • Geleneği
        
    Aynı gelenek yüzünden sen erkek gibi davranmak zorunda kaldın. Open Subtitles لأجل تلك التقاليد نفسها، تكبدتِ أنتِ العناء لتتخذي مظهر رجل
    Ancak daha sonra birçok gelenek, algı, çeşitli uygulamalar bunun üstüne eklenmiştir. TED ولكن العديد من تلك التقاليد والمفاهيم والممارسات قد تم تبنيها لاحقاً
    gelenekler hepimizi ait ve bu sadece basit bir tanesi. TED التقاليد تنتمي إلينا جميعًا، وهذا أمر بسيط.
    Yani, sayım yerel geleneklere göre yapılırsa, insanlar daha kolay mı kabul edecekler? Open Subtitles انت تختار تعبيراتك بعناية فائقة اعتقد انه لو اقيم التعداد حسب التقاليد المحلية
    Ama düşünmeden edemiyorum bu geleneksel talep ve aşktan çok az bahsetmen... Open Subtitles لكنني لا أستطيع المساعدة بتفكيري من أن التقاليد تتطلب القليل من الحب
    Bu, kültürel gelenekleri canlı tutmak ve esaret altında, içsel bir özgürlük hissi oluşturmakla alakalıydı. TED كان الأمر يتمحور حول بقاء التقاليد الثقافية على قيد الحياة و المحافظة على إحساس داخلي بالحرية تحت الأسر.
    Yönetici ortağının, bütün yeni küçük ortaklara ilk davasını vermesi, bir gelenektir. Open Subtitles انه من التقاليد ان الشريك الإداري يعطي كل الشركاء الصغار قضاياهم الأولى
    Suriye halkı birbirinden farklı geleneklerin birlikteliği ile yaşamını uzun zamandır sürdürmekte. TED عاش المجتمع السوري فترة طويلة من التعايش بين التقاليد والخلفيات الثقافية المختلفة.
    Ve bundan dolayı gelenek daha önemli hale geliyor, daha az değil. TED وبالتالي التقاليد تصبح أكثر أهمية، ليس أقل أهمية.
    Birkaç yıl sonra, gelenek ve göreneğin ne demek olduğunu, neyin tabu kabul edilip edilmediğini anladım. TED بعد قليل من السنوات تمكنت من فهم ماذا تعني التقاليد والثقافة وما الذي يعتبر من الأشياء المرفوضة أو العكس
    Şimdi bu gelenek Latin asıllı ve siyahi insanlara ait ve bunu kullanıyorlar. TED والآن، تنتمي التقاليد للأشخاص السمر والسود، ويستخدمونه.
    İster bilimsel araştırma olsun, isterse İncil'le ilgili gelenek yönünden olsun, ilk kıvılcım açısından düşünüyoruz. TED و سواء في البحث العلمي أو في التقاليد الإنجيلية، فنحن نفكر حيث انطلقت شرارة البداية
    Ancak insanlar bunu bırakıp yeni insanlar geldiği zaman gelenekler bir anlam kazanır. TED حتى يغادرون ثم يأتي أشخاص جدد حيث يتم حينها تقدير التقاليد.
    Tekil semboller haricinde, küreselcilik olmasa var olamayacak genel ulusal gelenekler dahi var. TED وأبعد من الرموز الفردية، هناك مجموعة من التقاليد القومية التي لم تكن لتوجد لولا العولمة.
    Afganistandan gelenler ile de gelenekler ve insanların bunları algıları konusunda konuşuyorduk. Bamiyan Buddha heykellerinin yıkılması trajedisi üzerine duruma daha olumlu bir yoldan bakabileceğimiz bir öneri sundum TED لذا، كنا نتحدث عن الخلافات بين التقاليد ويتصور الكثير من الناس ومأساة تدمير تماثيل بوذا في باميان، ولكني قدمت اقتراحا ربما يمكن أن ننظر إلى هذه المسألة بطريقة إيجابية.
    Perslerin Çin'de yerleştiği bölgedeki Moğollar yerel geleneklere uyum sağlamıştı. Open Subtitles المغول الذين إستقرّوا على الحدود الصينية تكيّفوا مع التقاليد المحليّة
    Rastgele otoriteye veya yerel geleneklere göre seçilmiş olan eski standartların yerini matematiksel ve doğal ifadeler almıştır. TED المعايير القديمة المبنية على سلطات تعسفية أو التقاليد المحلية تم استبدالها بعلاقات مستمدة من الرياضيات والطبيعة.
    Belkide onu yeni geleneksel birşeyler yapmak için ikna etmeliyiz. Open Subtitles لذا ربما يجدر بنا إقناعه بأن يجرب بعض التقاليد الجديدة
    Bu; duyguları, zihni ileriye gitmekten alıkoyan gelenekleri, muhafaza etmekle ilgilidir; ve tabi ki bunun tam karşısında radikal olan vardır. TED انها المحافظة عن المشاعر ، والحفاظ على التقاليد التي أعاقت العقل أن يمضي قدما وأعاقت بالطبع ما هو جذري لمواجهتها.
    Bir milyon yıla kadar uzanan el baltası Geleneği, insanlık ve proto-insan tarihindeki en uzun artistik gelenektir. TED تمتد على مدى ملايين السنين، تقليد الفأس اليدوي هو أطول التقاليد الفنية في تاريخ البشرية والإنسان البدائي.
    Bu temelin üstüne inşa etmede üç şey yardımcı oldu: İlki, geleneklerin onurlandırılması ve yeni fikirlere açık olmak. TED في الواقع ثلاثة أشياء قد ساعدت في البناء على هذا الأساس: أول شئ هو احترام التقاليد والإنفتاح على الأفكار الجديدة.
    Düzen ve geleneğin hala hakim olduğu İngiltere'de olduklarını anlasınlar diye. Open Subtitles لكي يعرفوا أنهم في إنجلترا حيث مازالت التقاليد و النظام سائدين
    Şimdi, insan denen hayvanın tarihindeki en önemli geleneklerden birini görüyoruz. TED ونحن نشهد الآن واحدة من أعظم التقاليد عبرالتاريخ للحيوان الإنسان
    Onlar geleneklerine bağlı olmak zorundalar. Open Subtitles أن يحظوا بذلك الاحترام لأجل هذه التقاليد
    Eğer iki kocalı olma durumu varsa bütün geleneklerimiz çöpe gider. Open Subtitles إذ هذه السابقة من إمتلاك زوجين ستبقى اذاً ستضيع التقاليد هباء
    Ve kendi ulusal sınırlarımızın dışına çıkıyoruz, çünkü diğerlerinin ulusal geleneklerini öğrenmek istiyoruz. TED وسبب خوضنا لمغامرات خارج حدود أوطاننا هو الرغبة في اكتشاف هذه التقاليد الوطنية الأخرى.
    Aile geleneğini idrak edecek basirete sahip değildi. Open Subtitles موهبة بصيرة الرجل مع عدم وجود أي علامة على التقاليد العائلة
    İçinizde bunun giderek daha az konuda giderek daha çok şey öğrenerek sonunda hiçbir şey hakkında her şeyi öğreneceğimizi savunan... akademik geleneğe dahil olanlar bulunabilir. Open Subtitles لآن نستطيع ان نقول ان هذا يحدث نتيجة التقاليد الاكاديمية . لمعرفة اكثر واكثر حول اشياء اقل حتى نعرف كل شئ حول اللاشئ
    "Ayrıca, bir aile Geleneği olan Beulah Vaftiz Kilisesi korosunu yönetme Open Subtitles فاليباركها الرب والتي تنص الى العودة مونتي كارلو ومواصلة التقاليد العائلية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more