Gerçek şu ki, ilerleme seni ve senin gibileri korkutuyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن التقدّم يرعبك أنت ومَن هم على شاكلتك |
İlerleme durduruldu ve saatler boyu tekrar başlatılamadı. | Open Subtitles | اُعيق التقدّم ولم يكن هناك طريقة لجعله يحدث ثانية لساعات |
Toplanıp, ileri doğru yürümeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا التجمع ومواصلة التقدّم للأمام. |
İlerlemeyi engellediği için bu fikirleri yok edeceğiz. | Open Subtitles | لا توجد أمّة تستطيع التقدّم بمثل هذه الأفكار من يقفون في طريق التقدم نحن سوف نبيدهم |
O antidepresanlar, kendi başına adım atmaya başlayabilmen için geçici bir koltuk değneğiydi. | Open Subtitles | لقد كانت مضادّات الاكتئاب دعماً مؤقتاً حتى تستطيعي التقدّم لوحدك |
Liman koyu katili vakasında habire lafı geçen o büyük gelişme neymiş? | Open Subtitles | إذاً، ما ذلك التقدّم الكبير بقضيّة سفّاح مرفأ الخليج الذي لا أنفك أسمع عنه؟ |
şirketlerin büyümemesi kime yarar sağlayacak büyümek ve ilerlemek herkeze fayda getirir hanımefendi ben ilerlemeye karşı değilim | Open Subtitles | توسع العمل هذا يجب أن لا يحدث اذاكان هناك تقدّم هو سيفيد كلّ شخص انا لست ضدّ التقدّم سيدتي |
Hava konusunda bile ilerlemeler oldu ve bu da kirletme hakları ticaretidir. | Open Subtitles | حتى في حالة الهواء هناك بعض التقدّم وهذه هي المتاجرة بتراخيص التلوث. |
Sana vereceğimiz makine ile çok daha fazla ilerleme sağlayacaksın. | Open Subtitles | لذا أنت صنعت بعض التقدّم بالمحرّك، نحن سنمنحك. |
Bak, sınıfta çok büyük bir ilerleme gösteriyorsun. | Open Subtitles | إسمع ، أنت تظهر الكثير من التقدّم في الفصل |
Gerçek bir proje olmadan, ilerleme zor olacak Alice. | Open Subtitles | بدون المشروعِ الأصليِ ألِس، التقدّم كَانَ صعبَ |
Ya bana benim planımda yardımcı ol ya da bir ilerleme göster. | Open Subtitles | إمّا أن تساعديني في خطّتي، أو.. تريني بعض التقدّم في خطّتك |
Kaydettiğimiz tek ilerleme daha fazla insanın öldürülecek olması. | Open Subtitles | لأن التقدّم الوحيد الذي أراه هو التقدم نحو مزيد من قتل الناس |
Bu kapıdan çıkıp ileri adım atabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكِ الخروج من ذلك الباب، يمكنكِ التقدّم |
Bir ileri bir geri ve genel olarak yavaş ilerleyen ego odaklı Eddy girdabından nasibinizi alırsınız. | Open Subtitles | وتأتي تلك التيّارات الأنانية التي تبطء التقدّم الشامل |
Gözünü çıkartıp, yerine çok ileri seviyede bir optik yalan detektörü yerleştirdiler. | Open Subtitles | واستأصلوا عينه واستبدلوها بمكشاف كذب بصري فائق التقدّم |
Gerçek ilerlemeyi kaydedene kadar birkaç buluşma geçebilir. Ama bağlılığına ihtiyacım var. | Open Subtitles | قد يتطلّب التقدّم منّا بضعة اجتماعات، ولكنّي أحتاج التزامكَ |
...ondan her zaman iki adım önde olacağım. Bu kitapta bir açık kapı var ve onu bulacağım. | Open Subtitles | يمكنني التقدّم عليها بخطوتيّن دائماً يوجد ثغرة هنا بمكان ما ، وسأجدها |
Liman Koyu Katili vakasında habire lafı geçen o büyük gelişme neymiş? | Open Subtitles | ما ذلك التقدّم الكبير بقضيّة سفّاح مرفأ الخليج الذي لا أنفك أسمع عنه؟ |
Prion enfeksiyonu ilerlemeye ve tüm beynini yok etmeye devam edecek. | Open Subtitles | ستواصل العدوى البريونيّة التقدّم وتدّمر عقلها بالكامل |
Danışmanla birlikte bazı ilerlemeler kaydetmişler ama öbür adam, şu denetleyici, bir sürü iş çıkarmış. | Open Subtitles | أحرزوا بعض التقدّم مع المشرف لكن الرجل الآخر، المفتّش إنه صارم للغاية |
Harika. Bulldog'lar iki sıra öne geçti. | Open Subtitles | كلاب البولدوغ تَأْخذُ التقدّم بمقعدِينِ. |
Alman ilerleyişi gazetelerde güzel gözükse de ikmal hatlarını tehlikeli derecede arkada bırakmıştı. | Open Subtitles | التقدّم الألمانى الذي بدا جيد جداً على الورق تجاوز خطوط تجهيزه بشكل خطير |
Alexander Meydanındaki Dünya saati annemin doğum gününe doğru ilerlerken, bölünmüş bir ulusun ve olan şeylerin, birlikte ait olan, birlikte gelişen... sosyal kalkınmasını küçük yuvarlak bir top birleştirmişti. | Open Subtitles | بينما تدافع الزمن في جادة أليكسندر باتجاه ميلاد أمي وحدت كرة مستديرة صغيرة التقدّم الاجتماعي للأمة المقسومة و جعلت ما ينتمي إليها ينسجم أكثر |
İlerleyişleri başarılı olsa bile daha farklı bir acı sonla bitireceğim. | Open Subtitles | حتى إذا نجح التقدّم سأنتهي الى مزيد من الأوضاع الصعبة أخرى |