Birkaç hafta içinde, sessiz Tepeler üreyen dört milyon deniz kuşunun çığlıklarıyla canlanır. | Open Subtitles | وخلال أسابيع قليلة تعود التلال الصامتة للحياة.. بأصوات 4 ملايين طير بحري يتكاثر |
Bu teklifin vücut bulmasının sebebi Güney Dakota'dan Cheyenne Nehrinin güneyine kadar demiryolu hattı döşenip, Kara Tepeler Madenine ulaşım sağlanacak olmasıdır. | Open Subtitles | الان هذا العرض ممكن فقط لان جنوب ديكوتا ممكن ان يوضع فيه سكة قطار من جنوب نهر الشاين حتى مناجم التلال السوداء |
Rio’daki sahillerin iç kesimlerindeki tepelere kurulmuşlar, ve evlerin sadece doğal setler üzerine çıkıldığını görebilirsiniz. | TED | فهي مبنية على التلال ، نحو الداخل من الشواطئ في ريو، ويمكنك أن ترى أن المنازل ناتئة مباشرة من فوق العقبات الطبيعية. |
Onlara tepelerde ihtiyacı olduğunu söyledi ve sonra hepsini öldürdü. | Open Subtitles | قال لنا أنه وجد رجالنا في التلال وأنه قتلهم كلهم |
Belki de eskiden gölün etrafında çevreleyen güzel tepelerin hatıraları onları kalmaya zorluyor. | Open Subtitles | أو ربما عدم الرغبة في خسارة ذكرى تلك التلال الجميلة التي تحيط بالبحيرة |
Etrafında 1500 metre yüksekliğinde çok fazla tepe var, tırman tırman bitmez. | Open Subtitles | ، حوله الكثير من التلال بأرتفاع 1 ميل لذلك ستصعد و تصعد |
Hayır, ben Hills kardeşlerden fasulye alan kişiyim. | Open Subtitles | لا ، أنا مشترى الفول من الإخوه الذين يقفون على التلال |
- tepenin ardında ne var? | Open Subtitles | لا الى التلال تلك التلال؟ هذه خلف يوجد ماذا |
Ancak Tepeler, yollar ve burnuma gelen kokular tanıdıktı. | TED | لكنَّ التلال والطرقات والروائح جميعها مألوفة. |
Bu manzarayla karşılaştım. Tepeler ve vadiler... | TED | وقد كان هذا المشهد الذي رأيته حينها .. هذه التلال .. والوديان |
- Tepeler demirle dolu olmalı. Eğer öyleyse demirler yüzünden hiç sinyal alamazsın. | Open Subtitles | يبدو أن التلال مليئة بالحديد لذا لن يمكن إجراء إتصال من هنا |
Safın teki tepelere gitti ve toz buldu. | Open Subtitles | أحد الحمقى خرج إلى التلال و احضر معه بعض الرماد |
tepelere inen paraşütçüler görmüşler. | Open Subtitles | يقولون انهم رأوا مظليين يهبطون فوق التلال |
Bildiğim kadarı ile adam çocuğu buraya getirir getirmez tekrar tepelere döndü. | Open Subtitles | أعلم أن الرجل قد رحل الى التلال فورا بعد أن وصلوا |
Sunset Bulvarı'nın üst tarafındaki tepelerde gezintiye çıkardık. | Open Subtitles | كانت تأخذني في جولات في التلال المحيطة بجادة سانسيت. |
20,000 şövalye burada 100,000 adam şu tepelerde ve tüm halk arkalarında. | Open Subtitles | . يوجد 20,000 فارس هنا منهم 100,000 رجل على تلك التلال وشعب بأكمله وراءها. |
Bu tepelerin ardında ne olduğunu hiç merak etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تتساءلي قبلاً ما الذي يقبع خلف تلك التلال ؟ |
Ya o uzak tepelerin ardında ne gibi harika deneyimler olduğunu kim bilebilir? | Open Subtitles | ووراء هذه التلال من يدري يمكن أن تكون هناك تجارب مثيرة |
Pierre'den, Rapid City'ye direkt demiryolu döşenecek ve Kara tepe Madenine ulaşım sağlanacak. | Open Subtitles | مباشرة عبر بير حتى مدينة رابيد خدمات سكة قطار حتى مناجم التلال السوداء |
Indian Hills kendi yerini korumayı öğrenmek zorunda. | Open Subtitles | على التلال الهندية أن تتعلم كيفية الدفاع عن أراضيها |
Eğer yarına kadar çıkamazsak, Jaffa'lar bizi aramayı bırakana kadar, tepenin başına tırmanıp beklememiz gerekecek. | Open Subtitles | ان لم يكن غدا , سنتجه صوب التلال وتنتظر حتى يفقد البافا الاهتمام بنا |
Antlaşmalardan bıkmışlardı. Kutsal tepelerden bıkmışlardı. | TED | لقد ملّوا من المعاهدات، ملّوا من التلال المقدسة، |
Eğer bizi bu açık alanda yakalarlarsa, tepeye tırmanmak zor olacak. | Open Subtitles | لو هاجمونا هنا فى هذا الخلاء سيكون من الصعب صعود التلال |
Huw... Bu gece erkekler Tepede toplantı yapacak, değil mi? - Evet, anne. | Open Subtitles | العمال سيعقدون اجتماع جهة التلال الليلة أليس كذلك ؟ |
En son da hayvanı şu tepeyi rüzgar gibi aşarken görmüşler. | Open Subtitles | وآخر مرة شاهدوها كانت تركض مثل عاصفة كنساس فوق التلال |
Sen bunları bara koyduğun anda, insanlar tepeden inme gelip saldırır bunlara. | Open Subtitles | يمكنك وضع شريط مفتوحة على هذه النشرات تأتي والناس يهرول من التلال. |
Arka bahçenin dışarı bakan bir fotoğrafı sadece. Tepeleri görebilirsiniz. | Open Subtitles | وكانت كلها صوراً للحديقه الخلفيه تطلُ علي التلال من بعيد |
Yüksek dağ tepelerindeki çamuru alçak bölgelere akıtabilir.Öyleyse durun ve bir dakika düşünün. | TED | قد تغسل الوحل عن قمم الجبال العالية و التلال الى الأراضي المنخفضة. إذن توقف و فكر لدقيقة. |
Dağlarının yok olduğunu, tepelerinin ise oyulup dümdüz hale getirildiğini gördüler. | Open Subtitles | لقد رأو بان غاباتهم قد اختفت و التلال قد اصبحت مقفرة و تم تسويتها |