Ölçeğin diğer ucuna gittiğimizde, atalarımız hiçbir zaman kainat içerisinde ışık hızına yakın hızlarla hareket etmek zorunda kalmadı. | TED | بالإنتقال إلى الطرف الآخر من القياس، لم يكن يتعين على أسلافنا.. التنقل عبر الكون بسرعات تقترب من.. سرعة الضوء. |
Trafik tıkanıklığı dolayısıyla acil durum araçları bile hareket edemiyor. | Open Subtitles | بسبب ازدحام السير، صار التنقل مستحيلا حتى على سيارات الإسعاف |
Tümör hücreleri kan damarları içinde seyahat edebilir. | TED | بإمكان خلايا السرطان التنقل في هذه الاوعيه. |
Günümüz dünyasında göçmenlerin seyahat özgürlüğünden keyif aldıkları söylenemez. | TED | المهاجرون لا يتمتعون بحرية كبيرة في التنقل في عالمنا اليوم. |
Tanrım, ışınlanmanın; yolculuk, ekonomi, insani yardıma yapacağı etkiyi düşün. | Open Subtitles | فكِروا بما سيفعله التنقل الفوري بمسألة السفر والاقتصار والمساعدات الإنسانية |
Buna astral yolculuk diyorlar. Bununla, ruhumu onun evine yolladım | Open Subtitles | يسمَّى الظهور الوهمي، وعن طريقه يمكنني التنقل جسمياً |
ulaşım çok basit, herkes hareketliliğe beş dakikalık uzaklıkta. | TED | والمواصلات جميعها بسيطة جداً. الجميع على بعد خمس دقائق سيراً على الأقدام من التنقل. |
Ugarte'nin transit geçiş belgelerini Blaine'e bırakmasından şüphelendim. | Open Subtitles | برأي، يوغارتي ترك خطابات التنقل مع السيد بلاين. |
Öyle yaparak, bugün bize sıradan gelen hareket etme ve çok az emekle dünyayı dolaşma özgürlüğünü koruyacağız. | TED | لأنه بعمل ذلك سوف نحافظ على ما حصلنا عليه و أصبح من المسلمات وهو حرية التنقل والتنقل بسلاسة حول العالم |
Ballbot sisteminden dolayı, çok küçük bir ayakizine sahip ve hareket ettirmesi de kolay. | TED | بسبب نظام البالبوت، لديه موطئ قدم صغير للغاية ومن السهل كذلك التنقل به. |
İkincisi, gezegende büyük biyoçeşitlilik rezervleri yaratmalı ve onları hareket ettirmeye başlamalıyız. | TED | ثانيا ، نحتاج إلى أن يكون لدينا إحتياطي كاف في التنوع البيولوجي على الأرض ، وعلينا بالسماح لهم في التنقل. |
hareket olağanüstü bir ayrıcalık ve aile büyüklerimizin hiçbir zaman hayal dahi edemediği birçok şeyi yapmamızı sağlıyor. | TED | التنقل ميزة رائعة، وسمح لنا بعمل الكثير مما لم يكن أجدادنا قادرين حتى أن يحلموا به. |
Dünyamızdaki seyahat eliptik geometri gerektirirken M.C. Escher'in eserlerinin çoğunda hiperbolik geometri kullanılır. | TED | التنقل في كوكبنا يتطلّب هندسةً بيضاويّة الشكل، بينما يعرض الكثير من فنِّ موريتس إيشر الهندسة القطعيّة الزائديّة. |
Laboratuvarımda vücutta seyahat edebilecek ve tümör arayabilecek küçüklükte bir kanser nanodedekörü yaptık. | TED | في مختبري، قمنا بصنع كاشف نانوي للسرطان متناهي الصغر الذي يمكنه التنقل في الجسم والبحث عن الأورام. |
Benim yaptığım kadar seyahat ettiğin zaman, başka yöne gitmeye alışıyorsun. | Open Subtitles | لا عندما تسافر كما أفعل تعتاد على التنقل والإستمرار |
Böylece üç boyutun her birinde yolculuk etmiş olursunuz. | Open Subtitles | إذاً هذا هو التنقل في الأبعاد الثلاثة كلها |
Tavşan deliği bu gece planlanmamış bir yolculuk için kullanılmış efendim! Ne? | Open Subtitles | لقد تمّ استخدام وسيلة التنقل مبكراً اليوم بدون إذن مسبق، سيّدي |
Katılımcıların ayırdıkları zaman ve yolculuk masrafları tarafımızca karşılanacaktır. | Open Subtitles | سوف يتم تعويضهم من اجل وقتهم ومصاريف التنقل |
Bu küçük mavi anahtarla şehrin kapılarını açabliirsin ve bu yeni ulaşım opsiyonu. | TED | لذلك مع هذا المفتاح الازرق الصغير بإمكانك أن تفتح مفاتيح المدينة وهذه الموضة الجديدة من التنقل |
Ugarte'nin transit geçiş belgelerini Blaine'e bırakmasından şüphelendim. | Open Subtitles | برأي، يوغارتي ترك خطابات التنقل مع السيد بلاين. |
Işınlanma neden bu kadar uzun sürüyor? | Open Subtitles | لماذا التنقل بالتخاطر هذا يستغرق وقتاً طويلاً ؟ |
Bir süredir babamda kalıyoruz, daha iyi bir yer bulana kadar. | Open Subtitles | نحن نعيش مَع أَبِّي للفترة قصيرة، .حتى أَجدْ شيء أفضلَ .التنقل أرهق أماندا قليلاٌ |
gezmeyi çok severim ve farklı bölgeleri görmeyi severim. | Open Subtitles | أحب التنقل ومشاهدة كل أجزاء هذه الدوله |
Dolaşır, etrafta gezinir, bakınırlardı. | Open Subtitles | لقد اعتادوا التنقل التجول, والبحث عن الأشياء |