- Asıl tehdit Çin uyduları. - Nasıl? | Open Subtitles | الأقمار الاصطناعية الصينية هي التهديد الحقيقي |
Ama o diğer yaratık? Asıl tehdit o. Burada onlardan daha bir sürü var. | Open Subtitles | و لكن المخلوق الآخر هو التهديد الحقيقي ويوجد الكثير منهم في الأسفل |
Kahramana karşı elleriyle savaşan kötü kahraman var ve gerçek tehdit, zeki ve şeytani kötü kahraman ile beyniyle savaşan. | Open Subtitles | هناك الجندي الشرير الذي يحارب البطل بيديه ثم هناك التهديد الحقيقي العدو اللدود اللامع والشرير |
Çünkü en sonunda PIPA ve SOPA'nın yasalaştırılmasına karşı gerçek tehdit bizim birbirimizle paylaşım yapabilmemizdir. | TED | لأنه في النهاية، التهديد الحقيقي لتشريع PIPA وSOPA هو قدرتنا على مشاركة أشياء مع بعضنا البعض. |
Homeland Güvenlik asıl tehdidin bu bombalar olmadığını ancak buradan birkaç kilometre öteden Brooklines, Maryland'den gönderilen bomba'nın Asıl tehdit olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الأمن الداخلي يقول أن التهديد الحقيقي ليس من هذه القنابل التي وقعت ولكن من الأخرى التي وقعت على بعد عدة اميال من هنا في بروكلين ميرلان. |
Ve o yetki sahipleri, IŞİD'in ne kadar büyük bir tehdit olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | وهؤلاء المسئولون لا يعرفون حقاً ما هو حجم التهديد الحقيقي لتنظيم الدولة |
Asıl tehdit bu değil. | Open Subtitles | التهديد الحقيقي |
Asıl tehdit şurada ki, | Open Subtitles | ...التهديد الحقيقي هو |
Tek gerçek tehdit sizdiniz. | Open Subtitles | التهديد الحقيقي هو أنت |
gerçek tehdit Geniilar. | Open Subtitles | التهديد الحقيقي هم الـ((جيناي)) |
Şeyh bana asıl tehdidin, yani zehirin sarayın içinde olduğunu söyledi. | Open Subtitles | هل قلت لكِ أن الشيخ أخبرني أن التهديد الحقيقي... السمّ... كان من داخل القصر؟ |