| Sen olmazsan orada olmak isteyeceğimi mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | تظنّينني أريد التواجد هناك إن لم تتواجدي؟ |
| Tek yapmanız gereken geldiğinde orada olmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو التواجد هناك والتوقيع من أجله |
| Kafamı bile kaldıracak hâlim yoktu ama orada olmalıydım. | Open Subtitles | بالكاد قويت على رفع رأسي، لكنني احتجت التواجد هناك. |
| Hayır, hayır, hayır. Öyle bir şey değil. Orada olmayı seviyorum. | Open Subtitles | كلا، كلا، كلا، ليس بتلك الطريقة، أحب التواجد هناك. |
| Yarın akşam çıkıyorum. Benim için orada olmanı istiyorum. | Open Subtitles | حسناً, إنه ليلة الغذ, و انا فقط أودُّ منك التواجد هناك, فقط لتكون هناك. |
| Hazır işten bahsetmişken. Bir saat içinde orada olmam gerek. | Open Subtitles | بالحديث عن العمل يجب على التواجد هناك في خلال ساعة |
| Ve Orada olman gerektiğini söylediğim için bana da kızgın olmalısın. | Open Subtitles | ولا بد أنك غاضب مني لأني قلتُ إن عليك التواجد هناك |
| Bak, adamım, prosedür bu değil. Orada olmalıyım. | Open Subtitles | اصغي يا رجل , هذا ليس إجراءاً رسمياً , عليّ التواجد هناك |
| İkinizde tam öğle vaktinde, orada olmalısınız. Ve... | Open Subtitles | يجب عليكما التواجد هناك عند المساء ، و .. |
| Tek yapmanız gereken geldiğinde orada olmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو التواجد هناك والتوقيع من أجله |
| Aslında tüm zaman boyunca orada olmak zorunda değiller. | Open Subtitles | في الحقيقة ليس عليهم التواجد هناك كل ذلك الوقت |
| Ben orada olmak istiyor muyum, onu bilmiyorum işte. | Open Subtitles | لست متأكدة من رغبتي في التواجد هناك |
| Eğer ciddi bir şeyse orada olmak istiyorum. | Open Subtitles | إذا كان الأمر خطيرا فأريد التواجد هناك |
| Evet, ben de orada olmak istiyorum, ama... | Open Subtitles | أجل، حسنا، أريد التواجد هناك أيضا، لكن... |
| orada olmak istiyordu. | Open Subtitles | واضح أنّها أرادت التواجد هناك. |
| Yüzüne bakabilmek için orada olmalıydım. | Open Subtitles | وكان علي التواجد هناك لرؤية النظرة على وجهها. |
| Şu an orada olmalıydım ama bir yandan da bu var. | Open Subtitles | عليّ التواجد هناك الآن لكن عِندها حدثت هذه الفوضى |
| Orada olmayı bıraktığım gün. | Open Subtitles | اليوم الذى توقفت فيه عن التواجد هناك |
| Orada olmayı neden istiyorsun? | Open Subtitles | لماذا تريدين التواجد هناك حتى؟ |
| İhtiyacı olduğu zaman oğluma yardım etmek için orada olamadım. | Open Subtitles | لم أستطع التواجد هناك لمساعدة ابني عندما احتاجني. |
| İyi hatırlattın, 1 saate orada olmam lazım. | Open Subtitles | بالحديث عن العمل يجب على التواجد هناك في خلال ساعة |
| Orada olman ama seninle olamamam çok zor olurdu. | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون صعباً عليكِ التواجد هناك ولستُ معكِ |
| - Onun için orada olmalıyım. | Open Subtitles | فأنت لن تذهب -عليّ التواجد هناك من أجله . |
| - Siz de orada olmalısınız. | Open Subtitles | يجدر بك التواجد هناك أيضاً ما هذا؟ |
| Ama orada olamadığım için çok üzüldüm. | Open Subtitles | لكن أنا كنت آسف لم استطع التواجد هناك أجل... |
| Arkanı kollamak için orada olamayacağım. | Open Subtitles | لأنني كنت أريد التواجد هناك لأحميك |