Müzik, sahip olduğumuz en evrensel dil, bir lehçe ve ya dilden çok daha fazlası. | TED | الموسيقى هي أكثر اللغات التي نمتلكها عالميةً، فهي أكثر من مجرد لغة أو لهجة محكية. |
Son olarak dünya üzerinde sahip olduğumuz en değerli kaynak tatlı sudur. Tatlı suyu kullanmayın. | TED | وأخيرًا أكثر المصادر النفيسة التي نمتلكها على هذه الأرض هي الماء العذب. لا تستخدم الماء النقي. |
Biyologlar hâlâ araştırdıkları işlemleri görselleştirmek için çoğunlukla kalem ve kağıt kullanıyorlar ve şu anda sahip olduğumuz verilerle bu artık yeterince iyi değil. | TED | النسبة الأكبر من البيولوجيين لا يزالون يستخدمون الورقة وقلم الرصاص لتصور العمليات التي يدرسونها، وبالبيانات التي نمتلكها الآن، هذا لم يعد جيد بما يكفي. |
Günümüz teknolojisi bizi ele veren sinyalleri görmeyi gerçekten çok kolaylaştırmaya başladı. | TED | والتقنية التي نمتلكها اليوم تجعل من هذا الأمر سهلا جدا أن نرى الإشارات ونفهم العلامات التي تكشف أمرنا. |
Bu, elimizdeki tüm o veriler sayesinde bizde olan türden bir güç. | TED | تلك هي القوة التي نمتلكها بسبب كل ما نملكه من بيانات. |
Eğer bu hızla devam ederse, çok yakında Amazon’da sahip olduğumuz, iklimi düzenleyen bu güçlü pompayı kaybedeceğiz. | TED | اذا حافظنا على هذا المعدل من الخسارة, قريبا سنخسر هذه المضخة الضخمة التي نمتلكها في الامازون والتي تنظم مناخنا. |
Bu gezegeni çıplak gözle göremiyorum. Hatta şu anda sahip olduğumuz en keskin teleskopla bile. | TED | ولا أستطيع رؤية هذا الكوكب بعيني المجردة. أو حتى عن طريق أقوى التلسكوبات التي نمتلكها الآن. |
Bu dünyada, sahip olduğumuz refahla hiç aç çocuk olmamalı. | TED | يجب أن لا يكون هناك أطفال جياع في هذا العالم مع هذه الثروات الغنية التي نمتلكها. |
Yine de merak ediyorum onları burada sahip olduğumuz büyük güçten koruyabilecek birşey var mı. | Open Subtitles | مع ذلك , أنا أتساءل إذا كان بإمكانه حمايتهم ضد قوة سحرية كهذه التي نمتلكها هنا |
Sanırım sahip olduğumuz güç, karanlık bir yerden geliyor. | Open Subtitles | تلك القوّة التي نمتلكها تأتي من مكان مظلم، |
Şu anda sahip olduğumuz tek tampon her ikimizin de öldüğünü düşünmeleri. | Open Subtitles | الأفضلية الوحيدة التي نمتلكها الآن، أنّهم يحسبوننا أمواتاً. |
sahip olduğumuz birkaç dakikanın avantajını kullanmazsak, ...bir daha bu fırsatı da hiç bulamayabiliriz. | Open Subtitles | إن لم نستفد من هذه الدقائق المعدودة التي نمتلكها, فلربما لن نحظى بهذه الفرصة مجدداً |
Senin ve benim sahip olduğumuz büyük ve kadim bir güç bu. | Open Subtitles | انها قوة تاريخيه ضخمه تلك التي نمتلكها انا وانت |
Şimdi problem ;şu anda kişisel bilgilerin suistimalinden korumak için sahip olduğumuz kural mekanizmaları bir silahlı çatışmaya bıçak getirmek gibi olması. | TED | الآن المشكلة في ذلك أن آليات السياسة التي نمتلكها لحماية أنفسنا من سوء استخدام المعلومات الشخصية هي كإحضار سكين إلى قتال بالأسلحة النارية. |
Sizi farklı bir dünyaya götürmek istiyorum, hayal dünyasına, sahip olduğumuz en güçlü aracı kullanarak fiziki çevremizi dönüştürebileceğimiz bir yere. Kendi hislerimizi ve aynı gezegeni paylaştığımız diğer insanlar hakkındaki hislerimizi ancak böyle yaparak sonsuza dek değiştirebiliriz. | TED | أريد أن آخذكم لعالم مختلف؛ عالم الخيال، حيث يمكننا من خلال تلك الأداة الأقوى التي نمتلكها أن نحول العالم المادي المحيط بنا. لكن بالقيام بذلك، يمكننا للأبد تغيير كيف نشعر وكيف نشعر اتجاه الشعوب الذين نتشارك الكوكب معهم. |
Beş hafta sonra düğün var, ve-- ve bu-- sahip olduğumuz son zaman dilimi-- | Open Subtitles | الزفاف بعد 5 أسابيع و... وهذا... تلك الفترة القصيرة والأخيرة من الوقت التي نمتلكها... |
Rüyalarımıza ulaşmaya çalışırken sahip olduğumuz bu bağlara sıkı sıkı sahip çık. | Open Subtitles | 72)}تمسّك بالروابط التي نمتلكها 72)}، بينما نتجه إلى 72)}عالمِ أحلامنا |
BG: Eğer onun adına hayır işleyecek biri olsaydı ve karşılıksız yapacak olsaydı sıkıntı olmayabilirdi. Bu bizi şaşırttı. | TED | فيما يمكن للمؤسسة فعله بشكل درامي. نصف الموارد التي نمتلكها أتت من كرم و سخاء وارين بافيت الذي يأخذ بالألباب. |
Ortaya çıkardığımız şey bizi koruyacak çok az yasa olduğu ve olanların da tam anlamıyla uygulanmadığıydı. | TED | ما كشفناه هو أن هناك القليل من القوانين لحمايتنا وتلك القوانين التي نمتلكها لا يتم تطبيقها بالشكل صحيح. |
Asıl mesele elimizdeki bu teknolojilerin aslında yanlış şeyi ölçüyor olması. | TED | لذا فإن النقطة هي أن هذه التقنيات التي نمتلكها تقيس بالفعل الشيء الخاطئ. |
Şu an için, o elimizdeki en gelişmiş teknoloji ürünü. | Open Subtitles | الآن بخصوص تلك القطعة المهمة من التكلنوجيا التي نمتلكها |