İlk önce herkesin nefret ettiği ördekten kurtuluyoruz... ama sonra, tabii ki, hepsi onu geri istiyor. | Open Subtitles | أولا طردتي البطّة التي يكرهها الجميع ويريدون عودتها |
Ayrıca, ölümden daha çok nefret ettiği işte çalışmaya başladı. | Open Subtitles | وبدأ يعمل بالأعمال التجارية التي يكرهها أكثر من الموت |
Bilinçaltından, kendiyle ilgili en nefret ettiği şeyleri başkalarına uygulamaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنه لا شعورياً يحاول وضع الأشياء التي يكرهها أكثر شيء على نفسه ويلقي بها على أُناسٍ آخرين |
Fotoğrafları, yaşam hikâyesi hoşlandığı şeyler, nefret ettiği şeyler, kullandığı reçeteli ilaçlar. | Open Subtitles | صور و نظام الأدخال والأخراج السياسي الأشياء التي يحبها , والأشياء التي يكرهها وصفات طبيه |
nefret ettiği şeyler anlatırken, gözünden çıkan şeyler korku saçıyor. | Open Subtitles | الخوف ينطق من عيناه عندما يكشف الأشياء التي يكرهها |
Yoksa herkesin içten içe nefret ettiği şeylerden biri mi? | Open Subtitles | أو أنها من الأشياء التي يكرهها الجميع سراً؟ |
Bir keşin sözünden, hem de nefret ettiği bir keşin, çok daha fazlasına ihtiyacın var. | Open Subtitles | أعتقد أنك تحتاجين أكثر من شهادة مدمنة خاصةً المدمنة التي يكرهها |
O herkesin nefret ettiği, kötü ve kibirli üniversite sürtüklerine mi döndüm? | Open Subtitles | هل أصبحت فتاة الجامعة الحمقاء الساقطة تلك التي يكرهها الجميع؟ |
Ama iblislerin nefret ettiği bir büyüsü vardı. Adı "tirer la couverture". | Open Subtitles | ولكنه كان يعرف تلك التعويذة التي يكرهها الشياطين وتسمي "tirer la couverture"الشياطين وتسمي |
"İşte Noel Baba'nın nefret ettiği kız!" | Open Subtitles | يقولون هذه هي الفتاة التي يكرهها سانتا لا! |
Bay Pitt'in nefret ettiği yaşlı Southdown Kontesi. | Open Subtitles | كونتيسة الجنوب التي يكرهها السيد "بيت" |
Henry Altmann doktorla randevusuna gittiği yolda trafikte beklerken nefret ettiği şeylere, küçük arabalardaki hoparlör da ekledi. | Open Subtitles | # ان (هنري اولتمن) العالق في زحمة المرور # # ذاهب الى موعده مع الطبيب # لقد اضاف مذياع سيارته الصغيرة# # الى الاشياء التي يكرهها |