Ve üçüncü olarak herşeye rağmen, çocukların sahip olduğu olağanüstü kapasite konusunda hepimiz hemfikiriz. Özellikle söz konusu yeni fikirler olduğunda. | TED | والجزئية الثالثة التي اتفقنا عليها جميعا هي القدرة الاستثنائية التي يملكها الأطفال. على التعلم والإبداع. |
Başından beri sahip olduğu tek hayatı kaybedebileceğinin farkında. | Open Subtitles | حقاً بنظرة متعالية ربما يخسر حياته التي يملكها |
Tek sahip olduğu şey beyni ve hayaletiydi gerçi. | Open Subtitles | كانت الأشياء الوحيدة التي يملكها حقا دماغها ولها شبح. |
Onun sahip olduğu bir şirket, gece klubünün sahibi olan şirkete sahip. | Open Subtitles | وهو لا يملكها الشركة التي يملكها تملك شركته |
Ama senin gibi zavallı, talihsiz bir çocuk, onun barbar hainliğine karşı ne yapabilir ki? | Open Subtitles | و لكن ما الفرصة التي يملكها طفل مشوه مثلك امام دهائها؟ |
Çünkü senin gibi birinin sahip olduğu tek güç... bir maskedir... ve o maske çıktığında... her zamanki gibi önemsiz biri olacaksın. | Open Subtitles | لأن القدرة الوحيدة التي يملكها احد مثلك هي قناع و ما ان ينزع ذلك القناع |
sahip olduğu tek "intel", sikik bilgisayarı. | Open Subtitles | إنتيل الوحيدة التي يملكها على جهاز حاسوبه اللعين |
Bu arada, o çocuksu bakış, kocamın sahip olduğu tek bakış, yani bas geri. | Open Subtitles | وهذه النظرة الصبيانية هي النظرة الوحيدة التي يملكها زوجي الجديد لذا تراجع |
Dünyanın en iyi yo-yo'sunu yapsan da diğer çocukların sahip olduğu pahalı hediyelerle yarışamaz. | Open Subtitles | حتى لو صنعت افضل لعبة يويو لا يمكن ان تقارن بكل الالعاب الغالية التي يملكها باقي الفتية |
Altanların sahip olduğu bir Mustang var mı diye bakabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكتنك التحقق من الموستنج التي يملكها ألتن؟ |
Bu adamın sahip olduğu güç inanılmazdı. | Open Subtitles | كان غير قابل للتصديق القوه التي يملكها الرجل |
Ve Rupert Murdoch'un sahip olduğu tüm kanallar. | Open Subtitles | وبكل المحطات التي يملكها "روبرت مردوخ". وهو يمتلك محطات تلفزيون أكثر من أي |
Davenport'un sahip olduğu otorite Cheryl'da yok. | Open Subtitles | شيريل لا تملك السلطة التي يملكها الاب |
Herkesin sahip olduğu bir hayat istiyorum. | Open Subtitles | أن أحصل على الحياة التي يملكها الجميع. |
Eminim sahip olduğu tek takım odur. | Open Subtitles | أراهن بأنها البدلة الوحيدة التي يملكها |
Babasının ren geyiği çiftçiliğinde çalışırken ve... sahip olduğu kızak köpeklerine barınak ve beslenme ihtiyacını karşılarken... aynı zamanda üst düzey beş sınıfın yöneticisi. | Open Subtitles | قام بالدراسة في خمس صفوف وكان يعمل في ذات الوقت في مزرعة الغزلان التي يملكها والده... قام بإنشاء ملجأ للكلاب الشاردة ويقوم بإدارته بنفسه... |
Onun veya şirketinin Gotham'da sahip olduğu bütün binaları kontrol edeceğim. | Open Subtitles | سأبحث عن كل المباني التي يملكها هو أو شركاته في (غوثام). |
- Helikopterin uçuş çapında Enver'in sahip olduğu bir mülk var mı diye araştırıyoruz. | Open Subtitles | ـ لقد كُنا نبحث عن المُمتلكات التي يملكها " إينفر " في منطقة نصف قطر دائرة تستطيع طائرة هليكوبتر الوصول لها |
Ama senin gibi zavallı, talihsiz bir çocuk, onun barbar hainliğine karşı ne yapabilir ki? | Open Subtitles | و لكن ما الفرصة التي يملكها طفل مشوه مثلك امام دهائها؟ |