Bir toplumda zenginlik giderek arttıkça, intihar oranları düşeceği yerde, giderek artış gösterir. | TED | كلما زاد الثراء في المجتمع، كلما ارتفعت معدلات الانتحار بدلاً من أن تنخفض. |
Ve servet koruyuculuğu (sorumluluğu), etki koruyuculuğu olarak adlandırdığım şey hakkında düşünmeye başladım. | TED | وبدأت في التفكير بما أسميه قوامة الثراء وقوامة التأثير. |
Neyse ki beni vuran zengindi... ve bana para verdi. | Open Subtitles | لحسن الحظ ، أنه كان فاحش الثراء فأعطاني بعض المال |
Ve Zengin insanlar kendilerini çok zenginler ve yoksullarla karşılaştırmayı seviyorlar. | Open Subtitles | والأغنياء يحبون أن يقارنوا أنفسهم مع فاحشي الثراء و مدعي الفقر. |
Bu kadar Zengin bir adam, arkadaşına bir tane ısmarlar. | Open Subtitles | رجل بهذا الثراء سيشتري شراب لرفيق الماء , انا واثق |
Demek istediğim, evet... beni varlıklı biri gibi gösteriyor olabilirler... ama bu giysilerin altında gerçek bir erkek var. | Open Subtitles | أعني، نعم ربما يبدو عليهم مظهر الثراء لكن تحتَ الملابس نجدُ رجلاً |
Ekonomik büyümenin hızlanması bile, sadece büyük yatları ve aşırı zenginliği artırıyor fakat diğerlerini geride bırakıyorsa, hedeflerimize ulaşamayız. | TED | حتى طوفان جارف من النمو الاقتصادي لن يحقّق لنا ذلك، إن كان يزيد عدد اليخوت وفائقي الثراء ويترك الباقي خلفه. |
Ayrıca bence, bu ülkenin ve dünyamızın pek çok yerinde fakirliğin zıttı zenginlik değil. | TED | وأؤمن أيضاً أنه في أماكن كثيرةٍ من هذا البلد ، وبالتأكيد في مناطق كثيرة من هذا العالم ، بأن عكس كلمة فقر ليس الثراء. |
Benden iyi ile kötü arasındaki farkı görebilmeyi istedin, ama bunu kendin için zenginlik için yada düşmanlarını yenmek için değil sadece halkını daha iyi yönetebilmek ve insanların arasındaki huzuru sağlayabilmek için istedin. | Open Subtitles | لأنك قد طلبت ذلك و لم تطلب لنفسك الحياة الطويلة أو الثراء العظيم ولا الحياة لأعدائك |
- zenginlik tecrübelerde genç bayan,zenginlik geçen yıllarda | Open Subtitles | ثرى فى الخبره , مدموزيل ثرى بالسنوات ,وازيد فى الثراء تلك اللحظه |
Bu deneyi yaptığımda bir dizi fikir geldi: Büyük servet, genç ve güzel bir eş, sağlık, bol seyahat, zaman vs., vs. | TED | عندما أجري هذه التجربة، ظهرت مجموعة أشياء: الثراء الفاحش، الشريك المثالي، الصحة الجيدة، الكثير من السفر، الوقت.. الخ. |
Bizi bekleyen servet, burada gördüğünün binlerce katı değerinde. | Open Subtitles | الثراء الذى ينتظرنا هناك يستحق الكثير، الكثير ألف مرة من الذى تراه هنا |
para daha çok şey satın alabilmeye başladıkça, daha fazla refah, ya da refahın eksikliği, önemli hale gelir. | TED | كل ما أستطاع المال شراء أشياء أكثر، عندها الثراء الفاحش، أو عدم الثراء، يصبح قضية. |
Bu haldeyken, nasıl para kazanırım? | Open Subtitles | عندما أخرج، سأتخذ أي طريق تؤدي بي الى الثراء |
Çok zenginler arasında ölüm hakkında yepyeni bir paranoya yaratıyor. | Open Subtitles | تصنع هلعٌ جديد بين فاحشي الثراء بشأن الموت |
zenginler uzak durun, biliyorsunuz bu sadece darbeyle ilgili | Open Subtitles | ¶ احقق الثراء من هذا وهذا كل مافي الأمر ¶ |
Ve imparatorluk çok Zengin olduktan itibaren, en iyi sanatçılar da oradaydı. | Open Subtitles | وبما أن الإمبراطورية كانت فى غاية الثراء كان أبرز الفناننين متواجدون هناك |
Hem inanılmaz derecede yakışıklı olmamı bir kenara bırakırsak aynı zamanda olağanüstü derecede varlıklı bir aileden geliyorum. | Open Subtitles | اسمعي، بجانب وسامتي الفائقة، فأنا أنحدر من نسل عائلة فاحشة الثراء |
Tembel ve serserilerle ilgilenmekle o kadar meşguluz ki ilk başta olduğu gibi zenginliği yaratacak, unsurları ihmal ediyoruz. | Open Subtitles | دائما ما ننشغل بمطاردة الأناس الكادحين و ننسى الأناس فاحشي الثراء |
Kaç oğul yoksulluktan zenginliğe geçiyor? | TED | كم من أبناء انتقلوا من الفقر المدقع إلى الثراء الفاحش؟ |
Çevremizdeki zenginliğin... sohbeti zorlaştırdığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | ستجدين في البيئة المحيطة بك من الثراء مما يجعل هذه المحادثة صعبة؟ |
Bu hisseler için ödeyeceğim parayla çok Zengin bir adam olacaksınız. | Open Subtitles | لكن بالسعر الذي سأدفعه ستصبح شديد الثراء |
Ama bu, neden senin gibi şişirilmiş milyoner şişko bir kediyi ilgilendirsin ki? | Open Subtitles | ولكن ما أهمية ذلك لمليونير فاحش الثراء مثلك |
Ama şimdi başkan oldum... ve çok zenginim. | Open Subtitles | لكـن الآن أنـا الرئيس ! و أنـا فـاحش الثراء |
Deli zengindir dostum. | Open Subtitles | إنها فاحشة الثراء. |
İyi günde ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta zenginlikte ve yoksullukta ölüm bizi ayırana dek yanımda olacağına ve hayatının sonuna kadar beni seveceğine söz veriyor musun? | Open Subtitles | هل تعد بأن تظل معي من الان وصاعدا في الرخاء والشده في المرض أو في الصحة في الثراء او في الفقر |
Zenginken nerede olduğuna bak onun ve sen barda çalarken masaları bekliyorsun ? | Open Subtitles | انظري، أين كانت عندما كانت فاحشة الثراء بينما أنتِ تخدمين في الحانات والمطاعم |