Başka her şeyi alıyor zaten. Kahrolası buzdolabında hiç bira kalmıyor. | Open Subtitles | كان يأخذ كل شئ أيضا حتى البيره اختفت من الثلاجه اللعينه |
buzdolabına gidebilmek için gitmemi sabırsızlıkla bekliyorsunuz. | Open Subtitles | لا يمكنك إنتظار إنصرافى ثم الهجوم على الثلاجه |
Ocak patladığı sırada kapısı açık şekilde buzdolabının önündeymiş herhalde. | Open Subtitles | لا بد انه كان يقف بجانب الثلاجه والباب كان مفتوح عندما انفجر الفرن |
Seni mutfağa götüreyim. Bu buzdolabı.Sana meyva suyu , bira yada ne istersen verebilirim. | Open Subtitles | اذهبي للمطبخ , احضري لنا من الثلاجه عصير او بيره او اي شي |
Garajda arabalarım var. - buzdolabını da satıyorum. büyük televizyonu da. | Open Subtitles | يمكنك أن توقف سيارتان في الجراج وسابيع الثلاجه والبوتاجاز والمنضده الكبيرة |
Eminim Daphne dolaba yiyecek bir şey bırakmıştır. | Open Subtitles | انا متاكد ان دافني تركت شيئافي الثلاجه لاسخنه |
Ama Bir bardak şaraba ihtiyacım var. Dolapta chardonnay var. | Open Subtitles | ولكن سأحتاج كوب من الخمر يوجد بعض منه فى الثلاجه |
Başka her şeyi alıyor zaten. Kahrolası buzdolabında hiç bira kalmıyor. | Open Subtitles | كان يأخذ كل شئ أيضا حتى البيره اختفت من الثلاجه اللعينه |
Şu akşam için getirdiğiniz atıştırmalıkları buzdolabında koyayım mı? | Open Subtitles | هل علي أن أضع هذا الأطعمه في الثلاجه من أجل الليله؟ |
buzdolabında bulduğum tek şey ölü bir güvercin. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى وجدته فى الثلاجه حمامه ميته فى كيس |
Belki onu buzdolabına kelepçeleyip, bilet karşılığı göstermeliyim. | Open Subtitles | ربما اربطها بسلسله الى الثلاجه ثم ابيع التذاكر |
buzdolabına git ve aç. Kendine birazcık alıver. | Open Subtitles | اذهب الى الثلاجه وافتحها وأحضر لنفسك العصير |
Tabii erkek "eve gitme zamanı" dediğinde kendilerini buzdolabına kelepçelemiyorlar. | Open Subtitles | الذي لا يفعلونه أن يقيدون أيديهم بأصفاد إلى الثلاجه عندما يقول لهم أنه حان الوقت للذهاب للمنزل |
Ocak patladığı sırada kapısı açık şekilde buzdolabının önündeymiş herhalde. | Open Subtitles | لا بد انه كان يقف بجانب الثلاجه والباب كان مفتوح عندما انفجر الفرن |
Birisi buzdolabının kapısını kapatıp, "Aman Tanrım arkasında zararsız bir karakter var." dediğinde içmeye hazır mısınız? | Open Subtitles | وايضاً للشرب في صحة كل شخص اغلق الثلاجه وقال انه يوجد قاتل خلفي |
Arkadaşlar ve aile genelde buzdolabının üstünde olur. | Open Subtitles | الاصدقاء والعائله عادة يحتلون مكانهم في باب الثلاجه ولا شيئ هنا |
Dur sana buzdolabı yapıştırmalarından vereyim. | Open Subtitles | انتظري,دعيني اعطيكي واحده من ملصقاتنا التي تعلق علي الثلاجه |
Tanrım, Kaç defa buraya aşağıya indim ve Mike'ı karanlıkta buzdolabı önünde dikilirken buldum. | Open Subtitles | ياالهي , كم مره اتيت الى هنا ورأيت مايك في الظلام يحدق في الثلاجه |
Freon için buzdolabını sökmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان علي أن أخذ جزءاً من الثلاجه الا وهو الفريون |
Çocukken... okuldan gelip buzdolabını açardım. | Open Subtitles | عندما كنت طفل اعود للمنزل من المدرسه وافتح الثلاجه |
Ver çocuğum, dolaba kaldırayım hemen ver. | Open Subtitles | أعطنى هذه يابنى، لأضعها فى الثلاجه على الفور |
Dolapta ananaslı pasta var. | Open Subtitles | يوجد كيك باالاناناس في الثلاجه |
buz dolabının içinde olmadığı kesin. | Open Subtitles | هو متأكد إنه في الجحيم وليس داخل تلك الثلاجه |
Tanrıdan gelen sesler yada buzdolabından! | Open Subtitles | تلك الاصوات يمكن ان تاتى من موجه او من الثلاجه |
- O zaman dolabı sen doldur. | Open Subtitles | املأ الثلاجه. امض حسنا |
Pizzacının numarası Dolabın üzerinde. | Open Subtitles | أذاً رقم مطعم البيتزا معلق على الثلاجه |
Buzluktan bir şeyler çıkartacağım. 20 dakika? | Open Subtitles | سأحضر شيئا من الثلاجه عشرون دقيقة؟ |
Buzdolabımı getirecek misin yoksa üstlerinle mi konuşmam gerekiyor? | Open Subtitles | أذاً , هل ستحضر لي الثلاجه أو اتحدث مع شخص أعلى منك مرتبه؟ |
Aslında, hâlâ buzdolabımda duruyor. | Open Subtitles | مازلت احتفظ بهذه العين فى الثلاجه |