Çevremizde gördüğümüz güzel nektar kuşu doğanın polinasyon ekibinin bir üyesidir ve bitkilerimize meyve vermesi için yardım eder. | TED | وطيور الشمس الجميلة التي نراها في بيئاتنا جزء من طاقم عملية التلقيح في الطبيعة، وتساعد نباتاتنا في تكوين الثمار. |
Yapabileceğimiz ilk ve muhtemelen en önemli şey çok basit: Her ağaçtaki meyve adetini saymak. | TED | الشي الأول والأهم الذي يمكننا فعله بسيط جدًا: حساب عدد الثمار في كل شجرة. |
ve son baharda da meyve dolu olurlarmış? | Open Subtitles | ذات اللون الوردي عند حلول كل ربيع وتحمل الكثير من الثمار الغنية في الخريف |
meyveler üstte kalsın. | Open Subtitles | ضع السلة في الحجرة وتلك الثمار ضعها بجانب الصنبور |
Öyle bir sevgi ki, bana hem istediğim bir parça huzuru, hem de çok daha ötesini, böyle bir evliliğin en arzu edilen meyvesini verecek. | Open Subtitles | الحب الذي لن يجلب ,فقط لي السلام والهدوء ,الذي أرغب به , ولكن سيمنحنا الثمار المرجوة من هذا الزواج |
Şimdi susamazsın. 800 toplayıcı lazım yazıyor. Sen gülüyorsun. | Open Subtitles | تقول هذه أنهم يحتاجون 800 من جامعى الثمار ، تضحك أنت و تنفى ذلك ، أيكما يكذب؟ |
Hava kalitesi daha iyi hâle geldi ve evimizin arka bahçesinde hiç çaba göstermeden büyüyen mevsimsel meyveleri toplamaya başladık. | TED | أصبح الهواء أنقى وبدأنا بحصاد الثمار الموسمية التي تنمو دونما جهد في فناء دارنا |
Çok meyve verecek ama benim hiç iştahım yok. | Open Subtitles | ستطرح الكثير من الثمار لسوء الحظ ليس لدي شهية |
Şimdi, buraya biraz meyve getirip... onları geri alabileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | الآن تود جنى الثمار بعد كل هذا تريد أن تأخذهم؟ |
Şu anda taze değil, kuru meyve yemek istiyorum. | Open Subtitles | الآن لن آكل الفاكهة سآكل الثمار الجافّة فقط |
Her mükemmel ağaç başka meyve verse de... | Open Subtitles | القليل من الاشجار الطيبة تجني منها الثمار الطيبة |
Botanik dilinde limonların salkımlı meyve olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين بأن النباتيون يقولون بأن الليمون من الثمار اللبّيّة ؟ |
Olgun meyve bulmak güç ve alternatiflerinin hazmı hayli zor. | Open Subtitles | الثمار الناضجة شحيحة و البدائل يصعب هضمها. |
Bu meyveler için sık dalları geçip... en az 3 km yol geldiler. | Open Subtitles | قطعوا مسافة 3.2 كيلومتر خلال الأشجار المتشابكة الكثيفة ليبلغوا تساقط الثمار هذا |
Eminim birkaç gün içinde tüm bu meyveler olgunlaşacaklar. | Open Subtitles | أظن أن هذه الثمار بعد يومين ستصبح ناضجة |
Ne ekersen Onu biçersin. Tohumları ek, meyvesini al. | Open Subtitles | سبب يؤدّي لتأثير، وتأثير يؤدّي لسبب، ازرع البذور وأحصد الثمار. |
Ne ekersen Onu biçersin. Tohumları ek, meyvesini al. | Open Subtitles | سبب يؤدّي لتأثير، وتأثير يؤدّي لسبب، ازرع البذور وأحصد الثمار. |
800 toplayıcı lazım yazıyor. Sen gülüyorsun. Kim yalan söylüyor? | Open Subtitles | تقول هذه أنهم يحتاجون 800 من جامعى الثمار ، تضحك أنت و تنفى ذلك ، أيكما يكذب؟ |
Avcı toplayıcı ufak gruplardan, küresel medeniyetin kurucularına nasıl evrildik? | Open Subtitles | كيف تطورنا من جماعات صغيرة متجولة من الصيادين و جامعي الثمار يعيشون تحت النجوم لنُصبح البُناة لحضارة عالمية؟ |
meyveleri soymak istiyorum dediğinde bunun olacağını biliyordum. | Open Subtitles | عرفت هذا حدث عندما قولت لك ان قشير الثمار. |
İyi görünüp, zehirli olan böğürtlenler ve başka şeyler... | Open Subtitles | على الأرجح يوجد الكثير من الثمار التي تبدو بحاله جيدة، لكنها بالحقيقة سموم |
Toplayıcılardan hoşlanmıyor. | Open Subtitles | انها فقط يحب الصيادين. انها لا تحب الثمار. |