Steven, gezide giymen için birkaç temiz kıyafet ayırdım sana. | Open Subtitles | ستيفن، وضعت لك بعض الثياب النظيفة لتأخذها معك في الرحلة |
Her zaman aynı kıyafetleri giyiyorsun. | Open Subtitles | ترتدين الثياب نفسها دائماً, ألا تملكين غيرها ؟ |
Dört aydır giydiğim giysileri yaktım. | Open Subtitles | الثياب التي أرتديتها لمدة 4 أشهر أحرقتهم |
Hayatını kurtardım ve sana enfes kıyafetler verdim anasını satayım. | Open Subtitles | لقد أنقذت حياتك اللعينة، وأعرتك مجموعة من الثياب الأنيقة الباهظة، |
Tefeci.... krediyle elbise satar, astrnomik faizlerle borç verir. | Open Subtitles | الربويون هم من ييبعون الثياب بالدين و يقرضون الأموال بمعدلات فائدة مرتفعة و خيالية |
giysi konusundaki zevkinden çok daha iyi. | Open Subtitles | أذا أمكنني أن أقول ذلك أحسن من ذوقكِ في الثياب |
Aydınlıkta, temiz giysiler ve sıcak bir tabak yemekle suçlamıyorum. | Open Subtitles | بالتأكيد، في الضوء وأنا أرتدي الثياب النظيفة وأتناول الطعام الساخن هذا واضح |
Sahne üstünde soyunarak yeni elbiseler alınmıyor. | Open Subtitles | لم ارتكب خطأ , التعرى على خشبه المسرح لم يحفظ تل الثياب |
Bence güzel birşey bir kere de olsa kıyafet giydiğin için para almak | Open Subtitles | حسناً، اعتقد انه من اللطيف ان اتلقى المال لإرتداء الثياب على وجه التغيير |
Uyarlanabilir giyim; engelliler, yaşlılar ve kendi giyimlerinde zorlanan kişiler için yapılan kıyafet tasarımlarını kapsıyor. | TED | الثياب المعدلة تُصنف كثياب تُصمم للأشخاص المصابين بأي نوع من العجز، الكبار في السن وأي شخص يجد صعوبة في ارتداء ملابسه. |
Yapmamız gereken tek şey biraz pahalı kıyafet almak ve bence bu da bir şey sayılmaz. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله أن نشتري بعض الثياب الفاخرة وأظن أنه ليس بأمر عسير |
Ve beni bu kıyafetleri giymeye zorladı... bana kız olmamam için bir çok şey yaptı. | Open Subtitles | صفعني بقوة شديدة لم أتمكن من النهوض وقد جعلني أرتدي هذه الثياب |
Bu bir kuru temizleme etiketi Benzer kıyafetleri ayırmak için kullanılır. | Open Subtitles | إنها علامة غسيل , تستعمل لفصل الكميات المحددة من الثياب |
giysileri tekrar değiştirirler. Jane şampanya getirmiştir. | Open Subtitles | وقاموا بتبديل الثياب ثانية, وقدمت لها جين الشمبانيا, |
İlk önce, şu ıslak giysileri çıkartalım. | Open Subtitles | أول ما علينا فعله هو نزع هذه الثياب المبللة عنك |
Sana şöyle söyleyeyim; bu kıyafetler senin yıllık kazancından daha fazla eder. | Open Subtitles | ثمن هذه الثياب أغلى مما تكسبينه في السنة |
Bütün gün elbise mi dikeceğiz? Yoksa İnanılmazı mı kurtaracağız? | Open Subtitles | هل سنخيط هذه الثياب طيلة اليوم، أم سننقذ المدهش؟ |
Ona birkaç giysi bulun. İşi bitirecek başkasını bul. | Open Subtitles | جدوا له بعض الثياب الجديدة ثم أحضروا شخصا آخر ليكمل |
Michael'a büyük bir evde yaşadığını anlat ve giysiler için haftada 400 sterlin harcadığını anlat. | Open Subtitles | أخبري مايكل بأنكِ تعيشين في منزل كبير وأنكِ تنفقين 400 جنيه في الأسبوع لشراء الثياب |
Farklı elbiseler, aynı sözler. | Open Subtitles | كانوا يلبسون الثياب المختلفة لكنهم تفوهوا بالكلمات ذاتها. |
Sabit olan şey, iç çamaşırı daima hatıra olarak alınıyor. | Open Subtitles | الامر الثابت الوحيد هو انهم دائما يأخذون الثياب الداخلية كتذكار |
Ve saldırıya uğradığınız gece giydiğiniz kıyafetlere de... ihtiyacımız var. | Open Subtitles | وسوف أحتاج الثياب التي كنت ترتدينها ليلة الهجوم |
Bu kıyafetlerle asla karı tavlayamayız. | Open Subtitles | لن نحصل على فتيات ابداً بهذه الثياب |
Umarım doğduğundan beri sana yedirdiğim yemeklerin ve aldığım kıyafetlerin tadını çıkartmışsındır. | Open Subtitles | آملُ أنّكَ استمتعتَ بوجبتك و كلّ الثياب التي أحضرتها لك منذُ ولادتك |
Eğer bu elbiseyi giyiyorsan eminim ki, konuşmaktan memnun olmuştur. | Open Subtitles | لو كنتي ترتدين هذه الثياب, متأكد بأنه سيكون مسروراً للحديث معك |
Seni bu demode kıyafetlerden kurtarmak ve... - birazcık malları gösteren şeyler almak. | Open Subtitles | علي أن أخرجك من هذه الثياب و نلبسك شيئاً يظهر مفاتنك |
Yani bu at arkadaşın giysilere neden ihtiyaç duyulduğunu anlamıyor muydu? | Open Subtitles | هل تريد أن تقول أن صديقتك الفرسة لم تفهم الحاجة إلى الثياب ؟ |