Ancak bu yolculuk zorlu bir engelle karşı karşıya kalır: yerçekimi. | TED | ولكن هذه الرحلة يقف أمامها عائق مهيب: الجاذبية الأرضية. |
Dar tüplerde, su molekülleri ile su ve çevresi arasındaki yapışkan kuvvetler arasındaki çekim yerçekimi ile ritim tutar | TED | في الأنابيب الضيقة، يمكن للجذب بين جزيئات الماء والقوى اللاصقة بين الماء وبيئته التغلب على الجاذبية الأرضية. |
Sana alçak yerçekimi hakkında ders vereyim. | Open Subtitles | سألقنك درس صغير حول الذين على مقربة من الجاذبية الأرضية. |
Aynı şekilde hayatlarımız yer çekiminin tahakkümünde, fakat yüzey geriliminden neredeyse habersiziz. | TED | بنفس الطريقه، حياتنا تهيمن عليها الجاذبية الأرضية.. ولكننا غافلين عن قواها على كل جسم في سطح الكرة الأرضية. |
Umarım Dünya yer çekiminin basıncı tahammül edeceğinizden fazla olmamıştır. | Open Subtitles | وآمل أن اِجْهاد الجاذبية الأرضية لم يكن كثيرا بالنسبة لقدرة تحملكم |
Evrim bilimsel bir gerçektir, soluduğumuz hava gibi yer çekimi gibi. | Open Subtitles | نشأة الإنسان حقيقة علمية، مثل الهواء الذي نتنفسه... ...مثل الجاذبية الأرضية. |
dünyanın yer çekiminden etkilenen, dünyayı kuşatan görünmez gazların birleşimidir. | TED | هو مزيج من الغازات غير المرئية التي تغلّف الأرض، ويتمُ جذبها بواسطة تأثير الجاذبية الأرضية. |
Havada, karşıt yerçekimi itici gücü ile tutulmaktadır. | Open Subtitles | تبقى معلّقة عالياً بإستخدام أحدث الأجهزة لمقاومة الجاذبية الأرضية |
Karşı yerçekimi odası burada! | Open Subtitles | هنا غرفة مقاومة الجاذبية الأرضية |
Bir yasa. yerçekimi gibi. | Open Subtitles | هو قانون ،، مثل الجاذبية الأرضية. |
Dünya'nın yerçekimi ayı etkileyerek tıpkı bir rugby... topu gibi gerilmesini sağlar. | Open Subtitles | الجاذبية الأرضية تعمل على سطح القمر وتمتد إلى الخارج... إلى نوع من أشكال لعبة كرة الرجبي. |
Aşağıdaki saatten sadece biraz daha hızlı vuruş yapmaya başladı, çünkü yüksekte olan saat sadece biraz daha uzaktaydı dünyanın yerçekimi kuvvetinden, aşağıya doğru yavaşlatan. | Open Subtitles | إنها تدق دقات أسرع بشكل ضئيل عن الساعة المنخفضة "لأن الساعة الأعلى أبعد قليلا من سحب الجاذبية الأرضية |
Ama tıpkı karşı konulamaz yerçekimi kuvveti gibi kurtulmak için elimden hiçbir şey gelmiyordu. | Open Subtitles | ولكن مثل قوة جذب الجاذبية ... الأرضية للشيء فهذا الأمر كان لا يُمكنني فعل شيءٍ بشأنه |
Çünkü gezegeni olan Kripton'daki yüksek yerçekimi nedeniyle, Dünya'daki yerçekimi onu etkilemiyor. | Open Subtitles | بسبب سحب الجاذبية الأرضية الأقوى في كوكبه الأصلي "كريبتون"، جاذبية الأرض لم يكن لها تأثير عليه |
Royal Pain, karşı yerçekimi cihazını sabote etmiş. | Open Subtitles | رويال بين) خرّبت جهاز مقاومة الجاذبية الأرضية) |
Kuzey kutbuna yaklaştığında yer çekimi alanımız onun telemetresini mahvetmiş. | Open Subtitles | كنا نعتقد انه عندما وصل إلى القطب الشمالى تسبب مجال الجاذبية الأرضية في اتلاف وحدة تحكمه |
yer çekimi gibi. Hoşumuza giden de bu olur zaten. | Open Subtitles | كما تعلمون, مثل الجاذبية الأرضية هذا هو ما نفضله في ذلك |