Yerçekimi; yerçekimsel alanın çaprazına eşit olarak dağılmış kütlesiz taneciklerden oluşmuştur. | Open Subtitles | الجاذبية مصنوعة من جزيئات معدومة الكتلة موزّعة بالتساوي حول الحقل الجذبي |
yerçekimsel çekimi gezegeni sallantıdan bizi de hiddetli iklim sapmalarından kurtarır. | Open Subtitles | شدّه الجذبي يحمي الأرض من التخلخل. يحمينا من تقلبات الطقس الضارية. |
Küçük, sınırlı bir alan yaratmayı planladığını biliyorum ama gravitonlara hakim olmak, yerçekimsel alanı yönetmek için bir şekilde hataya düştün. | Open Subtitles | لكنّك عثرت على طريقة للسيطرة على الجزيئات للتلاعب بالحقل الجذبي |
Kuzey Kutbu'na doğru yaklaşırken, dünyanın çekim alanının bağlantılarını mahvettiğini zannediyoruz. | Open Subtitles | نَعتقدُ متى جَعلَ نظرتَه على القطبِ الشماليِ، حقلنا الجذبي شَدَّ telemetryه. |
Kuyruklu yıldızların ayrıca gezegenlerin çekim güçlerinden kurtularak hayatta kalabilmeleri gerekir. | Open Subtitles | يجب أن تنجو المذنّبات أيضًا من الشدّ الجذبي للكواكب |
tansör alanını aşırı yüklersen şeytani bir yerçekimi bombası yapabilirsin. | Open Subtitles | إذا زدت تحميل الحقل الجذبي يمكن أن يولد قنبلة جاذبية هائلة |
yerçekimsel alandaki değişimi denklemek için, onu donatmamız lazım. | Open Subtitles | علينا تجهيزها للتعويض عن التغيير في الحقل الجذبي |
Jüpiter'in yerçekimsel vuruşu kayadan çekirdeği ısıtır ve yüzeydeki buzu eritir. | Open Subtitles | السحق الجذبي للمشتري يسخّن اللُبّ الصخري ويذيب الثلج بالأعلى |
Partikül ışını, yerçekimsel alanı daha da dengesizleştirdi. | Open Subtitles | شعاع الجزيئات زعزع أكثر الحقل الجذبي |
Her şeyden önce, yerçekimsel alanlar çok zayıf. | Open Subtitles | أول شئ، المجال الجذبي ضعيفٌ للغاية |
Ay'ın çekim gücü, Dünya'nın uzayda salınmasını engelliyor. | Open Subtitles | قوة الشد الجذبي للقمر تمنع الأرض |
Yörüngeleri ve karşılıklı çekim güçlerinin etkisiyle. | Open Subtitles | عبر مداراتها وعبر شدّها الجذبي المتبادل |
Bu problemi başlatan tansör alanını o yarattı. | Open Subtitles | لقد بنى حقل الجذبي الذي بدأ هذه المشكلة |