"الجرائم" - Translation from Arabic to Turkish

• suç
• suçlar
• cinayetler
• cinayet
• cinayetleri
• olay
• suçların
• cinayetlerin
• suçlardan
• suçlara
• cinayetlerle
• suçla
• suçlarla
• suçu
• cinayeti

Artık oyun oynamak da bitti, Merkez üzerinden suç ihbarında bulunmak da bitti.
لذلك، لا مزيد من الألعاب، لا مزيد من الجرائم يتم تبليغها لمركز الإرسال

Ben yaptım, kağıt kalem ayarlamadan bile önce diğer hepsini içeren gerekli suç.
إنها الجريمه الام التي تحوي كل الجرائم بداخلها قضيتساعاتوقتفراغي في تشجيع شبكة عملائي

Vampirlere karşı işlenen suçlar artış göstermekte. Şerif bile birkaç gün önce öldü.
الجرائم ضد مصاصي الدماء في معدل مرتفع وقد فقدنا مدير شرطة منذ يوم

Çocun cinayetler işlenirken orada olduğuna dair bir parça bile kanıt yok.
لا يوجد جزء دليل يشير أن الولد كان حاضراً حتى في الجرائم

Sanırım biri kanlarına bir şey enjekte edip cinayet işlemelerini sağlıyor.
, اظن ان احدهم خدر الرجال ثم جعلهم يرتكبون تلك الجرائم

Christie'den bu yana bu derece ilginç bir seks cinayetleri dizisi olmamıştı.
حسنا .. ليس لدينا ما يكفى من سلسلة الجرائم الجنسيه منذ كريستى

Buralarda hiç kimse bu tip bir olay konusunda tecrübeli değildir.
لا يوجد أحد هنا ذو خبرة في هذا النوع من الجرائم.

Bu yolda suç işleme hakkına ortağım ve ben sahibiz.
نمتلك حقوق الجرائم العنيفة في هذه المنطقة المحددة من الطريق

suç oranında düşüş de olduğuna göre bu işe yarayabilir.
لابد أن له قيمة ، هناك إنخفاض في معدّل الجرائم

suç konusu üzerinden gideceğini biliyor, ve suç oranlarının düşmesine dayanarak..
. بشأن الجرائم هو يعلم أنك ستهاجمه سينصِبُ لك بعض الأفخاخ

Ne zaman kasabada bir suç işlense Richard, o suçların işlendiği evlere gidiyordu.
احيانا كانت تحصل جريمة في البلدة وريتشارد يذهب للمنازل التي وقعت الجرائم بها

O suç psikolojisi ve nörobilim üzerine doktorası olan biridir.
لديه شهادة دكتوراه في قسميّ علم الجرائم النفساني .وعلم الأعصاب

Orada ağır suçlar birimi açılıyor. Buraya bir buçuk saat uzaklıkta.
ثمّة وظيفة شاغرة بوحدة الجرائم الكبرى إنها على بعد ساعة ونصف

Sanırım bu suçlar ile ilgili gereksiz yere sansasyon yaratıIıyor.
أعتقد بأنّ هناك بهرجة لا مبرّر لها حيال هذه الجرائم

Mali suçlar bölümümüz, bir yılı aşkındır kara para aklama davasında çalışıyor.
قسم الجرائم المالية لدينا يعمل في قضية غسل الأموال لأكثر من عام

Eğer bu adamı yakalayamazsak, maalesef cinayetler devam edecek.
إذا لم نعثر على هذا الرجل ستستمر هذه الجرائم

Bu kadar çok faili meçhul cinayet olduğu kimin aklına gelirdi?
من كانَ يعلم أنَّهُ كانَ هناك الكثير من الجرائم الغير محلولة؟

Hani polise cinayetleri çözmede... yardım edip kayıp kişileri bulanlar gibi.
مثل الرجال الذين يساعدون الشرطة على حل الجرائم ويجدون الناس المفقودين

Bir de civardaki cinsel suçlara bakalım. Benzer bir olay var mı diye.
ولنلقي نظرة على الجرائم الست في المنطقة، لنرَ ما إذا كان يوجد نمط

İncelediğimiz suçların yüzde doksanında insanlar kapıyı açıp suçluları içeri davet etmiş oluyorlar.
تسعون بالمئة من الجرائم التي نحقق بها يفتح الناس الأبواب و يدخلون المجرمين

cinayetlerin sen ve arkadaşların için bir şey değiştirip değiştirmediğini soracaktım.
هل غيّرت الجرائم طريقة عيشكم ؟ أنت وباقي رفاقك هنا ؟

Ve bu referandum esnasında yaşanan suçlardan yalnızca bir tanesi.
وكانت مجرد واحدة فقط من الجرائم التي حدثت خلال الاستفتاء.

New York'da sekiz sene cinayetlerle ilgilendi.
لقد أمضى ثمانية أعوام في قسم الجرائم بنيويورك

Ernest, sen ve işbirlikçin Celestine, inanılmaz sayıda suçla itham ediliyorsunuz.
ايرنيست، أنت شريك سيلستين و متهمون بعدد لا يحصى من الجرائم

Bu korkunç suçlarla itham ediliyor, ama bu onun kötü biri olduğunu göstermez.
نعم , هي فعلت هذه الجرائم الفظيعة ولكن هذا لا يجعلها شخصاً سيئاً

Bu tarz veri kullanımlı polis işleri suçu %70'i aşkın bir oranda azalttı.
هذا النوع من البيانات تقود عمل الشرطه للتقليل من الجرائم الى 70 بالمئه

Eger Gates üclü cinayeti cözebilseydi bütün bu iddialardan kurtulabilirdi.
لو أنه حل الجرائم الثلاثة ربما تزاح عنه كل الادعائات