Seks Önemli ama aynı zamanda Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | ممارسة الجماع امر كبير , وايضا ليس بذلك الامر الجلل |
Taksi çağırıp hava alanına gitsem ne olur sanki. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | لمَ لا تتركيني أخذ سيارة أجرة إلي المطار فهذا ليس بالأمر الجلل |
Biri bana bu taşın neden bu kadar Önemli olduğunu söylesin artık. | Open Subtitles | ثمّة من يتعيّن أنّ يشرح ليّ ما الخطب الجلل المُتعلّق ذاك الحجر |
Büyük açıklamayı yaparken yanında olacağız deyince onun unutulduğuna eminim. | Open Subtitles | أوقن أن تأثير محاولتك ألغاه وعدنا بحضور إعلانها الجلل الآن. |
Bence mezunlar günü arkadaşlarına poponu göstermende Abartılacak bir şey yok. | Open Subtitles | بالنسبة لي إن مرحكَ مع أصدقائك من الكلية ليس بالأمر الجلل |
Biraz makyaj malzemesi, Büyütecek birşey değil. | Open Subtitles | والقليل من مستحضرات الزينة ليس بالأمر الجلل |
Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | ولكني كنت أتدرب على السحر ليس بالشئ الجلل. |
O kadar Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس بالأمـر الجلل , تعلـم هذا , صحيح ؟ |
İnsanlar ölür. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | البشر يموتون طيلة الوقت، هذا ليس بالشأن الجلل. |
Epey bir süre kullandım çünkü. Çocuklarım da taşıyor. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | لأنني كنت أحمله لبعض الوقت والأولاد كذلك, ليس بالأمر الجلل |
Senin için Büyütülecek bir şey olmayabilir. | Open Subtitles | بالطبع، هذا ليس بالأمل الجلل بالنسبة لك. |
Büyütülecek bir şey yok. Kendin olmalısın. | Open Subtitles | هذا ليس بالأمر الجلل عليك أن تكون على طبيعتك |
Şey, madem Önemli bir şey değil, neden bana söylemiyorsun? | Open Subtitles | حسناً, إن كان ليس بالأمر الجلل لماذا لا يمكنكِ إخباري؟ |
Hayır,Önemli değil. Unut gitsin. | Open Subtitles | كلا، كلا إنه ليس بالأمر الجلل إنس الأمر برمته |
Hiçbişey ifade etmek zorunda değil, Yani... .. birine etkileyici gelmek Büyük bişey değil. | Open Subtitles | ليس من اللازم أن يعني أي شئ كونك منجذب لشخص ما ليس بالأمر الجلل |
Büyük, berbat bir olaydan sonra kim olduğunuzu keşfedersiniz, içinizdekini. | Open Subtitles | إنه بعد الحدث الجلل, تجد حقيقة شخصك الذي كان دوماً بداخلك. |
Tamam. Abartılacak ne var bilmiyorum. Basit bir DNA testi işte. | Open Subtitles | أمرك، أجهل ما الجلل بشأنه، فإن هو إلّا اختبار بصمة وراثيّة. |
Evi yönetmesine biz izin veriyoruz, Abartılacak bir şey değil. Çocuk yemek yapıyor, evi temizliyor ve gayet memnun bu durumdan. | Open Subtitles | ليس بالأمر الجلل ، أنه يطبخ و ينظف ، وربما يمكنني إضافة هذا للأمر أنه سعيد بذلك |
Hayâli bir arkadaşı var. Büyütecek bir şey yok. | Open Subtitles | لديه صديق تخيلي إنه ليس بالأمر الجلل |
Sanırım o kadar da mühim bir şey sayılmaz bakım elemanlarınızın hiçbir denetim olmaksızın içeriye akması. | Open Subtitles | اتعلمين انه ليس بالأمر الجلل انك عمال صيانتك يرقصون هنا بدون فحص على الأطلاق |
Sakin ol. Çoğu kişi bunu her gün yapıyor. Abartacak ne var? | Open Subtitles | اهدأ، فأغلب من يقطن هذا العالم يفعلونها يوميًّا، فأين الجلل من هذا؟ |
Niye büyütüyorsun ki? | Open Subtitles | ما الأمر الجلل في هذا؟ |
Evet, Bayan Lyford ile seks yapıyordum ama öylesineydi, abartmaya gerek yok. | Open Subtitles | أجل، كانت لي علاقة حميمية مع السيّدة (ليفورد) لكنَّه ليس بالأمر الجلل |