Ve bu kasaplık şehrine onu iyileştirmek için geldim, onu güzellik zulmünden kurtarmak için. | Open Subtitles | وأنا جِئتُ إلى هذه المدينةِ مِنْ اللحمِ لشَفَائها، لتَحريره مِنْ إستبدادِ الجمالِ. |
Artı, Lovely Lily güzellik Şirketi'nin temsilcisiyim. | Open Subtitles | ماريك في مُنتَجات الجمالِ الزنبقيةِ الرائعةِ. |
güzellik uykumu bölemem. | Open Subtitles | نعم, لا, أنا بحاجةٍ إلى نومةِ الجمالِ خاصتي |
Bugün güzelliğin ve lüksün huzurunu yaşamamı istedi. | Open Subtitles | أرادَني أَنْ يَكُونَ عِنْدي يوم مِنْ الجمالِ والصفاء بشكل فاخر |
Bugün güzelliğin ve lüksün huzurunu yaşamamı istedi. | Open Subtitles | أرادَني أَنْ يَكُونَ عِنْدي يوم مِنْ الجمالِ والصفاء بشكل فاخر |
Böylece bir daha asla bu kadar yüce bir güzelliği kaybetmeyecekti. | Open Subtitles | لكى لا يفقد مرة ثانية مثل هذا الجمالِ السامى أبداً |
Ben o güzelliği ta Wisconsin'den seçebilirim! | Open Subtitles | أنا أستطيع كشفَ ذلك الجمالِ مِنْ ويسكونسن |
Bu cenaze töreni Niles. güzellik seansı değil. | Open Subtitles | نحن نَعطيه a دفن، النيل، لَيسَ a يوم مِنْ الجمالِ. |
"...ne de yüzünde öyle ahım şahım bir güzellik vardı." | Open Subtitles | ولا على وجهُها الكثير مِنْ الجمالِ |
- Ama aslında güzellik basitlikte saklıdır. | Open Subtitles | ذلك الجمالِ يَكمن في البساطة |
"Herkes güzelliğin sadece dış görünüş olduğunu bilir | Open Subtitles | "توجد حقيقة مشهورة تقول بأن ذلك الجمالِ العميقِ" |
Maalesef, bizim yaşadığımız dünyada sadece tek tip güzelliğin farkına varılıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ، نحن بشكل مباشر في عالم... حيث فقط واحد مِنْ نوعِ الجمالِ معترف بهُ أكثر. |
Böylesine bir güzelliğin, inek pisliğinde yetiştiğini gördükten sonra birden hayatın ne kadar güzel olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | رُؤية مثل هذا الجمالِ العميقِ... ...ينمو مِنْ تغوّطِ البقرةِ... ...فجأة أدركت أن الحياة جميلة |