| Bugün duyduğum ilk iyi haber bu. | Open Subtitles | تلك الأخبارُ الجيدةُ الأولى سَمعتُ طِوال النهار. |
| İyi haberler çabuk yayılıyor ha? | Open Subtitles | الأخبارُ الجيدةُ تنتقل بسرعة, ها؟ |
| Güven bana, bu iyi haber | Open Subtitles | إئتمنْني، تلك الأخبارُ الجيدةُ. |
| İyi haber, artık kariyer sorunlarım yok çünkü tavsiyene uydum ve mağazadan istifa ettim. | Open Subtitles | إذًا، الأخبارُ الجيدةُ هي أنه لم تعد لديَّ "مشاكل مهنية" لأنني أخذتُ بالنصيحة و إستقلتُ من وظيفتي في المحل. |
| Lana'nın iyi tarafları var. | Open Subtitles | لانا عِنْدَها نقاطُها الجيدةُ |
| İyi kısımları işaretledim. | Open Subtitles | أبرزتْ الأجزاءُ الجيدةُ. |
| Bu iyi haber. | Open Subtitles | تلك الأخبارُ الجيدةُ. |
| - Bu iyi bir içki. | Open Subtitles | هذه المادةُ الجيدةُ. |