Ve insanlar Mythbuster ve CSI izledikleri için düşündüm ki, pekala, balistik jelatin için bir tarife koyalım. | TED | ولان الناس يتابعون مسليلات مايثبستر و سي اس اي فكرت انه لماذا لا نضع وصفة لعمل كور الجيلاتين |
Diğer şaşırtıcı şey ise, balistik jelatin düştüğü zaman güzel bir blok olarak geri döner. | TED | الشيء الاخر الرائع عندم يسقط قالب الجيلاتين يسقط مرة اخرى كقالب جميل |
Kuru jelatin negatif yeni bulunmuştu ve fotoğrafçılara daha önce mümkün olmayan alanlarda bile çalışma imkanı veriyordu. | Open Subtitles | الجيلاتين الجاف كان قد تم اختراعه للتو وسمح للمصور بالعمل في الاماكن التي كان من الصعب الوصول اليها |
Ben gelmeyeceğim. Jelatine sarılmış lezzetli yiyecekler için kafeterya'ya gidiyorum. | Open Subtitles | سأتخطّى ذلك، سوف إذهب إلى الكافتيريا لأبحث عن شيء لذيذ معلّق في الجيلاتين |
glütensiz olacak. Buğday, şeker, kimyevi maddeler olmayacak. - Kazein de. | Open Subtitles | نعم, ابعدوه عن الجيلاتين لا قمح, لا سكريات, لا مواد حافظه |
Tuz ve jelatin karışımı sadece. | Open Subtitles | إنه خليط من المحلول الملحي ومـادة الجيلاتين |
Bizim kasabadaki son atı yıllar önce akıl hastanesi için jelatin yapmaya kullanmışlar. | Open Subtitles | اخر خيل في بلدتي استهلك في سنوات ماضيه في اعداد الجيلاتين للمستشفى الامراض العقلية |
Jelibon, adına jelatin denen kıvamlı bir maddeden yapılır. | Open Subtitles | جميع حلوى التوفي مصنوعة من "مادة عصارية تسمى "الجيلاتين |
jelatin, sadece hasta atların derisinden, kemiklerinden toynaklarından elde edilir. | Open Subtitles | الجيلاتين" يستخرج من جلد وعظام" وحوافر الخيول المريضة فقط |
Cin, centilmen, ceylan... jelatin... | Open Subtitles | جيني ، لطيفة ، ألماني ، الجيلاتين |
Ben en yakın arkadaşımın jelatin kız arkadaşını yedim, ve şimdide kendisi yenildi! | Open Subtitles | لقد أكلت صديقة صديقي المصنوعة من الجيلاتين وبعدها تم أكله! |
Şimdi su ve jelatin karışımını sana verdiğim oranlarda varile doldur. | Open Subtitles | جيد ، الآن إملإي مزيج الماء و الجيلاتين |
dolayısıyla üreticiler bu ürünlere jelatin ilave ederek kıvamı muhafaza ediyorlar. | TED | والذي يقوم به المنتجون هو وضع الجيلاتين ( المستخرج من الخنزير ) فيها لإعادة البنية |
Ve cheesecake içersinde ve her çeşit tatlılarda, çikolatalı mus , tiramisu, vanilyalı puding gibi, süpermarkette soğutulmuş her şeyde, daha iyi görünmesi için jelatin bulunmaktadır. | TED | وأيضاً نجد أجزاءه في مكونات كعكة الجبنة .. وكل انواع الحلويات مثل الشوكولاة .. والفانيلا .. و التيراميسو وكل شيء مجمد في المحال والسوبر ماركت يوجد في داخله مادة الجيلاتين .. والتي تحافظ على بنية المنتج |
mayalanma safhasında bira içersinde istenmeyen pek çok eleman bulunur bu istenenmeyen elemanlardan kurtulmak için bazı şirketler ne mi yapar birayı bir çeşit jelatin elekten geçirirler bu şekilde istenmeyen elemalardan kurtulurlar | TED | في عملية صناعة البيرة والتخمير يوجد عدة عناصر تشكل " الرغوة " - الزبد - وللتخلص من تلك العناصر تقوم بعض الشركات بصب البيرة في ما يشبه غربول مصنوع من الجيلاتين الخنزيري لكي يتم التخلص من تلك " الرغوة " الزائدة |
Jelatine sarılmış lezzetli yiyecekler için kafeterya'ya gidiyorum. | Open Subtitles | سوف إذهب إلى الكافتيريا لأبحث عن شيء لذيذ معلّق في الجيلاتين |
Bir glütensiz pastırmalı çörek ve bir fincan limon ve sütlü earl grey çayı alayım. | Open Subtitles | سآخذ شطيرة لحم الخنزير المقدد الخالية من الجيلاتين وكوب من الشاي الصيني الرمادي الفاخر مع الليمون والحليب |
O yediğin glütensiz. | Open Subtitles | وتلك القطعة خالية من الجيلاتين. |